Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de büyük bir sorun haline gelen çevre kirliliği, günümüzde insan sağlılığını tehdit eder boyutlara ulaşmıştır.
Hızlı nüfus artışı, plansız sanayileşme ve kentleşme, dünyanın akciğeri olan ormanların yok edilmesi, nükleer denemeler, bölgesel savaşlar, verimi artırmak adına kullanılan yapay gübreler ve ilaçlar ve de bazı kimyasal maddeler çevrenin kirlenmesine neden olduğu gibi büyük tahribatlara da yol açmıştır.
Yaşadığımız dünyayı korumak ve temiz tutmak tüm insanlığın olduğu gibi yönetimi elinde bulunduran siyasi iktidarlarında önemle üzerinde durması ve duyarlılık göstermesi gereken bir noktadır. Unutulmamalıdır ki hiçbir ekonomik yatırım doğayı, ağacı ve çevreyi tehlikeye atacak kadar değerli değildir. Tam tersine doğayı ve ağacı koruyan, çevre sağlığını ön planda tutan yatırımlar gerçekleştirmek öncelikli hedefler arasında yer almalıdır.
Ülkemizin ve dünyamızın çevre sağılığını tehlikeye atacak Nükleer Santrallerin kurulması, orman alanlarının ve milli parkların imara açılmasını kapsayan Tabiat Kanun Tasarısı gibi yasalardan bir an önce vazgeçilmesi gerekmektedir.
Toplum olarak insanlarımız duyarsız değil. Özellikle çevre duyarlılığına sahip ve gerektiğinde tek bir ağaç için bile mücadele vermekten kaçınmayan genç ve cesur bir neslimizin olduğunu görmek mutluluk verici bir gelişmedir. İstanbul gezi Parkında bir ağaç için başlayan ve tüm ülkenin sahiplediği bir çevre hareketinin sosyal bir tepkiye dönüşmesi dikkate alınmalı ve üzerinde düşünülmesi gereken bir olaydır.
Yıllar önce festivalimizin çıkış noktası olarak Bandırma’da yükselen çevre korumacılığı çığlığının bugün gittikçe artan bir duyarlılıkla ülkemizi kaplaması bizler için ayrı bir gurur kaynağıdır.
Yaşadığımız dünyayı korumak ve temiz tutmak tüm insanlığın duyarlı olması gereken zorunlu bir görevidir. Gelecek nesillere yaşadığımız dünyamızı “Evimizi”; çevre kirliliğinin olmadığı, yeşil alanların korunduğu ve arttırıldığı bir şekilde bırakmak umuduyla 5 Haziran Dünya Çevre Gününü kutluyorum.