Erdem SAKER
Bursa Büyükşehir E. Başkanı, Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği Danışma Kurulu Üyesi
BİSİKLET, Artık Etkin Bir Ulaşım Aracı…
Son günlerde kentlerdeki hava kirliliği hem bizim, hem de dünya gündeminin ön sıralarına yerleşir oldu, haberlerde Çin kentlerindeki yoğun kirli havanın yaşamı etkilediğini, trafikteki araç sayısını azaltmak için, 24milyon nüfuslu dünya kenti Shangai’da tek/çift plaka sınırlaması getirildiğini, Milano’da da, 8.00-16.00 arası kent içine özel arabaların girmesinin yasaklandığını izledik. Geçen haftalarda biz de, atmosferdeki hava kalitesinin değişmeğe başladığını, özellikle Marmara, Ege ve Orta Anadolu’da, rüzgarın durması, yüksek basınçlı hava koşullarının hakim olması nedeniyle, başta İstanbul olmak üzere, Bursa’nın da içinde olduğu büyük kentlerimizde hava kirliliğinin nefes almayı zorlaştırma boyutuna ulaştığını hisseder olduk, ama çevremizde zehirli hava solumaktan çok daha korkunç felaketlerin dolaştığının farkında olmadan…
Oysa, bizim ve insanlığın önünde, hızla büyüyen, sadece insan sağlığını değil, yerküre üzerindeki yaşamı etkileyen, acı bir gerçek var, İklim Değişikliği…
Aslında dünya ülke yönetimleri, taa 1978 Birleşmiş Milletler Stockholm Konferansından bu yana, insanlığın önündeki bu büyük felaketin farkındalar ve ‘’DUR’’ demenin yollarını arama peşindeler. 1992 Birleşmiş Milletler Habitat 1 Konferansında, ülke yönetimlerinin yanında tüm dünyadan 2440 Sivil Toplu Kuruluşunun temsil ettiği dünya insanları da bu mücadelenin içinde yer almaya başladılar, konferansın sonunda tüm ülkelerin, imza atıp taahhüt ettikleri Gündem21 ilkelerini uygulamaya çalıştılar…
2015 yılına gelindiğinde, ülkelerin neredeyse 40 yıldır, atmosferi kirletmeme yolunda verdikleri mücadeleye rağmen, gelinen noktada insanlığın geleceğinin hala büyük bir tehdit altında olduğunun bilinci ile, yer kürenin 195 ülkesi, büyük çoğunluğu devlet başkanlarınca temsil edilerek, Paris’te toplandı. Liderlerin önüne konan acı gerçekler içinde, sanayi öncesi yıllara göre, atmosfer sıcaklığının 1C derece arttığı, bilim adamlarınca 2100 yılında ulaşılması tahmin edilen 2C derece sıcaklık artışının, daha şimdiden yarısına ulaşıldığı vardı. Bu değişiminle oluşan, deniz seviyelerindeki yükselmenin, insanlığın en önemli gıda kaynağı olan çok geniş tarım alanlarının sular altında yok olmasına, deniz yüzeylerindeki sıcaklık artışlarının doğurduğu EL Nino ve benzeri kasırgalarının da ülkelere büyük zararlar vermesine neden olacağı, vurgulanıyordu.
İşte insanlığın önünde akıp giden bu felaket senaryolarına dur demenin etkin yolunun, enerji ve ulaşım sistemlerinde, fosil bağımlı yakıtlardan vazgeçmek olduğu artık tüm taraflarca kabul ediliyor, ancak bu dönüşümün büyük finans kaynaklarına gereksinim göstermesi de, önlerinde aşılması gerekli bir engel olarak duruyor.
Oysa çözümler içinde, çok ucuz bir yöntem de, zengin/fakir, tüm toplumların kullanımına açık, kent içi ulaşımda bisikleti etkin biçimde kullanmak oluyor, ancak ne kadar gariptir ki, bugün bisiklet, aşağıda vereceğim örneklerde göreceğiniz üzere, zengin toplumlarda çok daha ağırlıklı olarak kullanılıyor, gelin bu kullanımlara göz atalım;
Freiburg, 227bin insanın yaşadığı, çevre uyumlu bir kent…
Kentin ulaşım politikasının temelinde, tüm Freiburgluları kentin her noktasına toplu taşım araçları ve bisiklet kullanarak ve de yürüyerek, ucuz/hızlı/konforlu ortamlarda ulaştırmak yatıyor. Kent merkezine otomobil ile girmek yasak, tamamen yayalaşmış, 2 tramvay hattı, trafik ışıklarıyla donatılmış bisiklet ve yaya yolları kent içindeki hareketi sağlıyor. Kentte yaşayanların bir bölümünün özel arabası bile yok, olanlar da arabalarını şehirlerarası seyahatlerinde kullanıyorlar. Tüm Avrupa kentlerinde olduğu gibi, kentliler, bisikletlerinin önündeki yük taşıma sepetleriyle, hem yüklerini, hem de varsa küçük çocuklarını beraberlerinde götürüyorlar.
Bremen, 548bin insanın yaşadığı bir liman kenti…
Bremen Belediyesi kent merkezini 1990 yılında yayalaştırmış, oluşturduğu bisiklet yollarıyla da kent merkezindeki hareketi hızlandırmış, ama başkan halkın büyük tepkisini almış, fakat yıllar ilerlediğinde, başında karşı çıkan halk, kent merkezinin yeniden trafiğe açılmasını kesinlikle istemez olmuş, Belediye Başkanı, o gün yayalaştırdım diye beni dövmeğe kalkanlar, tekrar trafiğe açsam, bu defa öldürürler, diyor. Kent içi ulaşımın iskeletini tramvay ve bisiklet sağlıyor. Herkesin cebindeki, bizim Bukart benzeri bir kartla, tramvaya binilebiliyor, araba ve bisiklet kiralanabiliyor, hatta taksi ödemesi de yapılabiliyor. Bremenlilerin %33’ü kent içinde kendi arabalarını kullanmaya devam ederken, %24’ü tramvay, %23’ü bisiklet ile hedeflerine ulaşıyor, %20’si de yürüyor.
Kopenhag, 1,3milyon insanın yaşadığı, bir başkent…
Bisiklet Kopenhaglıların adeta vazgeçilmez bir ulaşım aracı, insanlar işlerine, çarşıya, pazara, çocuklar okullarına, gençler üniversiteye ağırlıklı olarak bisikletle ulaşıyorlar. Yıl boyu kent içi hareketlerinin %75’ini bisikletle yapıyorlar, özellikle sabahları işe giden küçük çocuklu hanımların, bebeklerini bisikletin önündeki sepete koyup anaokuluna doğru hızla bisiklet sürmeleri dikkatimi çekmişti, velhasıl tam bisiklet dostu bir kent.
Viyana, 3,5milyon insanın yaşadığı, çok yönlü bir dünya kenti…
Aslında kent içi trafik düzeninde herhangi bir sıkışma sorunu yok, Viyanalıların ve kent yönetiminin, kent içi ulaşım hedeflerinin temelinde, atmosferi kirletmeme ve de iklim değişiklini hızlandırmama bilinci yatıyor, tamamen çevre uyumlu bir hedef. İşte bu hedef doğrultusunda Viyanalıların %45’i toplu taşım sistemlerini kullanıyor, %25’i kendi otomobillerini kullanmaya devam ediyor, %30’u da yürüyor veya bisiklet ile hedeflerine ulaşıyor. Kent içinde ve çevresinde 1200km uzunluğunda, işaretlenmiş, trafik ışıklarıyla donatılmış bisiklet yolu var, 120 de bisiklet kiralama istasyonu.
Paris, merkezde 2,2milyon, çevresiyle beraber 12milyon insanın yaşadığı bir dünya kenti…
Kent içinde 700km bisiklet yolu var, 2008 yılında 29km bisiklet yolunu da otobüs yolları üzerine, özel işaretleme yaparak oluşturmuşlar. Kent içine yayılmış 1450 kiralama istasyonundan 20600 adet bisiklet kullanıma hazır tutuluyor, önümüzdeki yıllarda bu rakamı 50bin bisiklete çıkarmayı hedefliyorlar.
New York, 8,5milyon insanın yaşadığı ve dünyanın kalbinin attığı bir kent…
Ben New York kent içi ulaşım modelini her vesile ile örnek olarak sunuyorum, zira her sabah 4milyon New Yorklu Manhattan Adasına geliyor ve akşamları evlerine dönüyor. İşte bu 4 milyon insanın 2,5milyonu bu hareketini toplu taşım araçlarıyla yapıyor. Gündüzleri kent içindeki hareketlerini genelde bisikletle ve de yürüyerek yapıyorlar. İki dönem New York Belediye Başkanlığı yapan Bloomberg, kent içinde bisiklet yolu ağı oluşturarak, evrensel iki meydanı, Times Square ve Herald Square, yayalaştırarak, kentin ulaşım modelini değiştirmiştir, özel araba yerine, metro/bisiklet/yürüme düzenini öne çekmiştir. Ayrıca Manhattan üzerinde oluşturulan çok yaygın bisiklet kiralama sistemleri sayesinde New Yorklular gereksinim duydukları noktada bisikleti kiralayıp, işlerinin bittiği noktada bırakma kolaylığına da sahip olmuşlar. Bu arada kent içi toplu ulaşımın bir başka çekici yanı da, metro veya otobüse binip kartınızı okuttuğunuzda, 2 saat süre ile yapacağınız tüm aktarmalarda başka ücret ödememeniz olmaktadır.
Ve Bursa, 2 milyonu aşan nüfusuyla Türkiye’nin 4.büyük kenti…
1960’lı yıllarda başlayan sanayileşme paralelinde hızla büyüyen kent nüfusu ve gene hızla genişleyen kentsel yerleşim alanlarının oluşumu, kent içi ulaşım modelini de şekillendirmiştir. 1987 yılında yapılan Kent İçi Ulaşım Fizibilite çalışması, Bursa’nın kent içi ulaşım ana iskeletinin Hafif Raylı Sistem kapasitesinde olmasını göstermiştir ve çalışmalar bu yönde başlamış, 55km uzunluğundaki HRS hatları projelendirilmiş ve de bu hatların 23,5km uzunluğundaki bölümü, ilerleyen yıllar içinde hizmete girmiştir. Bu arada, 1997 yılında yapılan Ulaşım Master Planı ile HRS+Otobüs hatları ve bunların entegrasyonu, transfer istasyonları ve bilet entegrasyonu, New York benzeri, belirlenmiştir.
Görüldüğü gibi bu çalışmalar içinde bisiklet, bir kent içi ulaşım aracı olarak yer almamıştır. Bu kavram ilk defa, 1994-1999 döneminde kentin batısında planlanan/projelendirilen/alt yapısı ve yerleşim binalarıyla inşaatına başlanan Ertuğrulkent’te, yolların kenarında geniş tretuvarlar ve üzerlerinde, Ertuğrulkent içi ulaşım modelinin bir ayağı olarak, bisiklet yolu ağı projelendirilmiştir. Bu arada, Bursa ulaşım sisteminin iskeletini oluşturan BursaRay hattı, Ertuğrulkent önünde İzmir yolundan ayrılıp, Ertuğrulkent içinden devam ettirilerek Uludağ Üniversitesine ulaştırılmıştır.
Bursa’da bisiklet denince, hemen Bursa engebeli bir kent, burada bisiklet ulaşım aracı olarak düşünülemez, ancak çocukların bir tür oyuncağıdır, tezi öne sürülürdü, oysa artık Bursa, tarihi kent merkezi dışında, nüfusunun büyük bölümünü barındıran düz alanlar üzerinde gelişmiştir, gelişmeye devam etmektedir. Bu nedenle de bisiklet, Bursa için etkin bir kent içi ulaşım modeli olma yoluna girmiştir.
Aslında bir anlamda helva pişmeye hazırdır, süt/un/şeker kazana konmuş, ocağa oturtulmuş durumdadır, geriye ateşi yakıp, kepçeyle karıştırmak kalmıştır. Şöyle ki;
Özlüce/Ertuğrulkent’te tretuvarlar üzerinde bisiklet yolları oluşturulmuştur, yolların eksiklerinin tamamlanması, kavşaklarda bütünleştirilmesi ve trafik ışıklarıyla donatılmasıyla, Bursa’nın diğer düz alanlarındaki yerleşimlere örnek olacak bir bisikletle ulaşım sistemi, küçük harcamalarla ve kolayca işletmeye sokulabilir. Bu sistem işler hale sokulduğunda, kent merkezindeki işlerine gidenler, evlerinden bisikletleriyle BursaRay istasyonuna gelirler, bisikletlerini duraktaki bisiklet parkına kilitlerler, akşam dönüşlerinde de gene duraktan evlerine bisikletle dönerler. Bu bölgedeki çocuklar, hatta öğretmenler, okullarına bisikletle gidip, dönerler.
Ve bu sistem, Uludağ Üniversitesi kampüsü içinde de, BursaRay istasyonu merkezli bir ağ oluşturularak kolayca kurulur. Bursa Büyükşehir Belediyesi, yukarıda örneklerini verdiğim, dünyanın gelişmiş kentlerinde olduğu gibi, bisiklet kiralama ağını, öncelikle Ertuğrulkent/Özlüce/U.Ü. alanlarında kolayca ve hızla oluşturabilir. Eğer bu tanımladığım bisikletle ulaşım modeli çok küçük müdahalelerle işletmeğe alınırsa, ki alınmaması için en küçük bir engel yok, bu sistem kentimizin, doğudan batıya, tüm engebesiz yerleşim alanlarına da örnek olabilir…
Bu vesileyle, Büyükşehir Belediyemize, ilgili İlçe Belediyelerimize ve de Bursalılara sesleniyorum, gelin kol kola girelim ve dünyada gelişmiş tüm kentlerde yoğun biçimde işler durumda olan ‘’BİSİKLETLE ULAŞIM MODELİNİ’’ güzel kentimizde de kullanıma sokalım…
Ve de gelin, geçen ay imza attığımız Paris Taahhütnamesi kapsamında önemli bir adım atalım…