Türk Geriatri Derneği Başkanı Prof. Dr. Kutsal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1 Ekim’in “Uluslararası Yaşlılar Günü” olduğunu anımsatarak, dünya nüfusunun önemli bölümünü 65 yaş ve üstündeki bireylerin oluşturduğunu söyledi. İleriki yıllarda yaşlı nüfusun çoğunlukla gelişmekte olan ülkelerde yaşayacağına değinen Kutsal, yaşlı nüfusun artması ile bulaşıcı olmayan hastalıkların görülme sıklığında da artış yaşanabileceğine işaret etti.
Özellikle endüstrileşmiş ülkelerde nüfusun yaş dağılımındaki değişikliklerine paralel olarak sağlık hizmetlerinin paylaşımı ve sosyal güvenlik hakları gibi pek çok sorunun hızla ortaya çıkmasının toplumları sosyal ve politik açıdan adeta bir açmazla karşı karşıya bıraktığını dile getiren Kutsal, şöyle konuştu:
“Gerekli sosyal destek sistemleri oluşturulmadan ortaya çıkan yaşlı nüfustaki patlama halen yılda yüzde 2,5 oranında bir artışla devam ediyor ve bu toplam popülasyondaki artış oranından çok daha fazladır. Günümüzde kalp hastalıkları, kanser ve şeker hastalığı sıklığındaki geçmişe göre farklılık, yaşlanmanın yanı sıra beslenme ve yaşam tarzı özelliklerinin bireylerin hastalık profillerine olan etkilerine dair mesajlar veriyor.”
“Günümüzde nüfusun yüzde 7,5’i geriatrik yaş grubunda yer alıyor”
Kutsal, 1935 yılında Türkiye nüfusunun yüzde 3,97’sini 65 yaş üstü bireylerin oluşturduğunu, günümüzde ise nüfusun yüzde 7,5’inin geriatrik yaş grubunda yer aldığını söyledi.
Türkiye’de 1970 yılında yapılan nüfus sayımına göre, 65 yaş ve üzerindeki kişilerin toplumun yüzde 4,5’ini oluşturduğunu belirten Kutsal, 1990 sayımında ise bu oranın yüzde 5,95’e yükseldiğine işaret etti. Kutsal, 1990 yılında her bin kişiden 43’ü 65 yaş üzerindeyken, 1997 yılında bu sayının 60, 2010 yılında ise 110’a ulaştığını kaydetti. Yapılan projeksiyonlarda, 2020 yılında dünya nüfusunun 7,5 milyara, 60 yaş ve üstü nüfusun ise 1 milyara ulaşacağının tahmin edildiğini vurgulayan Kutsal, dünya genelinde her ay yaklaşık 800 bin kişinin yaşlılığa adım attığını dile getirdi.
Prof. Kutsal, TÜİK verilerine göre, Türkiye’nin, cumhuriyetin kuruluşunun 100. yılında yaklaşık 82 milyon nüfusa sahip, yaşlı oranının yüzde 10’lara ulaştığı, doğurganlık hızının yavaşladığı bir ülke olacağının öngörüldüğünü söyledi. “Doğuşta beklenen yaşam süresi, yeni doğmuş bir bireyin yaşamı boyunca belirli bir dönemdeki yaşa özel ölümlülük hızlarına maruz kalması durumunda yaşaması beklenen ortalama yıl sayısıdır” diyen Kutsal, TÜİK tarafından Türkiye’nin, doğuşta beklenen yaşam süresinin 78,5 yıl olarak tahmin edildiğini bildirdi.
“Kadınlar osteoporoz ve kas gücü açısından risk altında”
Türkiye’de 2012 yılı itibarıyla var olan durum ve kimi değerler açısından 2050 yılı beklentisine bakıldığında, geçen yıl 7 milyon 133 bin olan 60 yaş ve üzeri bireylerin sayısının 23 milyon 793 bine yükselmesinin öngörüldüğünü dile getiren Kutsal, 2012’de 734 bin olan 80 yaş ve üzeri kişi sayısının ise 2050’de 3 milyon 933 bine ulaşacağının tahmin edildiğini vurguladı.
Yaşlı sağlığı için Dünya Sağlık Örgütü Avrupa bölgesi tarafından beş öncelikli alan belirlendiğine dikkati çeken Kutsal, bunların, “düşmelerin önlenmesi, bedensel etkinliğin artırılması, grip aşısının yapılması, evde bakım hizmetlerinin geliştirilmesi için kamusal mekanizmaların güçlendirilmesi, sağlık ve sosyal hizmet sunulan kurumlarda geriatri ve gerontoloji açısından kapasite geliştirilmesi” olduğunu söyledi. 65 yaş ve üzeri bireylerin yüzde 30’unun, 80 yaş üzeri bireylerin ise yüzde 65’inin her yıl düştüğünü ifade eden Kutsal, kadınların erkeklere göre osteoporoz ve kas gücü açısından daha fazla risk altında bulunduğunu kaydetti.
Prof. Dr. Yeşim Gökçe Kutsal, ülkenin geleceği ve insanların refahı için yaşlılıkla ilgili bazı önlemler ve yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesi, bu kapsamda sadece sağlık değil, sosyal, psikolojik ve ekonomik alanlarda da konunun ele alınması gerektiğini vurguladı. Kutsal, yaşlılık döneminde de tıpkı diğer yaş gruplarında olduğu gibi koruyucu hekimlik yaklaşımlarının sürdürülmesinin önemine de işaret etti.