Prof. Dr. Azime TEZER
İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi, Şehir ve Bölge Pl. Bölümü
Prof. Dr. Osman UZUN
Düzce Üniversitesi, Orman Fakültesi, Peyzaj Mimarlığı Bölümü
Prof. Dr. Nilgün OKAY
İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü
Doç. Dr. Fatih TERZİ
İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi, Şehir ve Bölge Pl. Bölümü
Öğr. Gör. Pınar KÖYLÜ
Düzce Üniversitesi, Orman Fakültesi, Peyzaj Mimarlığı Bölümü
Araş. Gör. Melek YILMAZ KAYA
Düzce Üniversitesi, Orman Fakültesi, Peyzaj Mimarlığı Bölümü
Bilge AYDIN (Doktora Öğrencisi)
İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi, Şehir ve Bölge Pl. Bölümü
Zeynep TÜRKAY (Doktora Öğrencisi)
İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi, Şehir ve Bölge Pl. Bölümü
Didem KARA (YL. Öğrencisi)
İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi, Şehir ve Bölge Pl. Bölümü
İpek GÜLER (YL. Öğrencisi)
Düzce Üniversitesi, Orman Fakültesi, Peyzaj Mimarlığı Bölümü
Giriş
Önemli ölçüde kentleşmeye bağlı arazi kullanımı/arazi örtüsü değişiminin doğal sonucu olan ekosistemlerdeki niteliksizleşme, biyolojik çeşitliliğin ve ekosistem servisleri(ES)nin dünya genelinde giderek azalmasına yol açmaktadır. Ekosistem işlevleri sonucu doğrudan ya da dolaylı olarak insan tarafından sağlanan faydalar, süreçler ve ürünler olarak tanımlanan ES kapsamında içme suyu en temel kaynaklardan biridir. İçme suyu havzalarında su kaynağının sürdürülebilir yönetiminde ES’ye dayalı yaklaşım son on yıl içinde giderek önem kazanmıştır. Bu çalışmada sürdürülebilir su kaynağı yönetimi amaçlı olarak havzaların ekolojik işlevleri ES bağlamında değerlendirilecek ve havzalardaki koruma alanlarının belirlenmesinde ES’ye dayalı bir araç olarak kullanılmak üzere konunun hangi kapsamda ele alınması gerektiği irdelenecektir. CBS ortamında kapsamı giderek yaygınlaşan ve mekansal planlamada önemli bir karar destek aracı olan elek analizi (overlay analysis) içeriği ile ES’ye dayalı çok kriterli karar alma sürecini bütünleştirilen bir yaklaşım havza yönetiminde kullanılan koruma alanlarının belirlenmesinde daha etkili ve ekolojik yapı ile daha uyumlu bir yaklaşım sunabileceği için; bu çalışmada her iki yaklaşımı bütünleştiren ve ekolojik yapıya daha duyarlı bir karar destek aracı geliştirilmesi amaçlanmıştır. Düzce İli Melen Havzası’nın örneklem alanı olarak kullanıldığı bu çalışma, TÜBİTAK tarafından desteklenen 115K475 No’lu projede elde edilen bilgiler ışığında geliştirilmiştir.
ES’lerin Genel Çerçevesi ve Önemi
Ülkemizdeki yazında ekosistem hizmetleri olarak ta adlandırılan Ekosistem Servisleri (ES), literatürde ilk kez Ehrlich ve Ehrlich tarafından, Westman’ın (1977) “Doğal Servisler” terimine dayandırılarak kullanılmış ve daha çok ekosistem işlevleri ve biyoçeşitlilik kavramları ile birlikte yorumlanarak tanımlanmıştır (Albayrak, 2012). Literatürdeki en geçerli 4 tanıma göre ES’ler;
olarak tariflenmektedir. Bu tanımlardan hareketle ES’ler temel olarak “insan hayatının sürdürülebilmesi ve insan refahının sağlanabilmesi için ekosistemlerin sunduğu durumlar, süreçler, işlevler, faydalar ve ürünlerin tümü” olarak değerlendirilmiştir (Albayrak, 2012).
ES’lere dayalı küresel ölçekte değerlendirme içeren ve ülke düzeyindeki politikaların yönlendirilmesine ve ES’lerin bilimsel gündemin yanısıra politika gündeminde de öncelikli bir konu olmasını sağlayan Binyıl Ekosistem Değerlendirmesi Raporu (MEA 2005), ES’leri dört ekolojik işlev grubu altında (kaynak sağlayan, düzenleyen, destekleyen ve kültürel servisler) ele almıştır. Günümüze değin pek çok farklı kurum ve araştırma kapsamında yürütülen çalışmada çok sayıda ES ele alınmış olsa da; (MEA 2005) Raporu’ndaki sınıflandırma önemli ölçüde geçerliliğini korumakta ve geliştirilen araştırmalara temel oluşturmaktadır (IPBES, TEEB 2010-2011). Diğer taraftan (MEA 2005) Raporu’nun sınıflandırması, mekansal değerlendirme ve karşılaştırma yapılabilmesi açısından da yönlendirici bir niteliğe sahip olduğundan; bu çalışma kapsamında da temel alınmıştır.
Belirlenmiş dört ana kategoriden destekleyen servisler insan yaşamındaki değeri ile ilişkilendirildiğinde doğrudan ölçümlenebilir olmaması nedeniyle, ES’lerin değerlendirilmesinde ilk üç kategori genellikle dikkate alınmaktadır. Kaynak sağlayan, düzenleyen ve kültürel ES’ler arazi kullanımı ve arazi örtüsü verileri kullanılarak mekansallaştırılmakta, zamansal veriler bağlamında değişim analizleri yapılabilmekte ve böylece arazi örtüsünün sahip olduğu ES potansiyeli bağlamında mekansal karar destek aracı olarak kullanılabilmektedir (Burkhard vd. 2012, Tezer vd. 2015). Bu nedenle bu çalışmada, en temel kaynak sağlama ES olarak insan yaşamında yeri olan içme suyunun temin edildiği Melen Havzası’nda mekansal karar destek aracı olarak kullanılabilmesi için ES’lere dayalı mekansal bilgi üretilmiştir.
Tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de hızlı kentleşmeye bağlı olarak arazi kullanımı/arazi örtüsünde ortaya çıkan değişim, ekosistemlerce sunulan ES’lerini değiştirmekte, düzensizleştirmekte azaltmakta ve bu itibarla sosyo-ekonomik yapı üzerinde yeni zaafiyetlere neden olmaktadır (Kışlalıoğlu ve Berkes, 2007). Bu nedenle çevre koruma koruma ile sürdürülebilir kalkınmada ES’lere dayalı mekansal bilgi üzerinden karar alma süreçlerinin desteklenmesi ile daha rasyonel karar alma süreçlerinin elde edilebileceği vurgulanmaktadır (Groot, 2006).
Sonuç olarak, arazi kullanımı/arazi örtüsüne dayalı olarak ekosistemlerin sunduğu çoklu işlev ve faydaları dikkate alan ES odaklı mekânsal planlama süreci; sürdürülebilir kalkınma ve gelişme için hayati önem arz etmektedir. Çünkü, ES’lere dayalı mekansal planlama sürecinde, insanın doğal kaynaklardan sağladığı ürün ve faydalar daha gerçekçi olarak irdelenebilmekte, ES’lerin mekânsal dağılımları ve birbirleriyle ilişkileri CBS ortamında kolaylıkla değerlendirilebilmekte ve nihayetinde koruma-kullanma dengesini dikkate alan sürdürülebilir alan yönetimi yaklaşımları gerçekleştirilebilmektedir (Tezer vd. 2015).
Havza Yönetiminde ES Odaklı Mekansal Planlama
Havzalar sahip oldukları hidrolojik ve ekolojik özelliklerle doğal yapı ve toplum için oldukça önemli işlevler üstlenmektedirler. Sosyo-ekonomik ve sosyo-politik yapılarıyla kentsel ve kırsal yerleşimleri, tarım ve orman alanlarını, endüstri, sanayi, iletişim ve haberleşme ağlarını, çeşitli hizmet sektörlerini ve rekreasyon alanlarını, doğal yapılarıyla farklı ekolojik birimleri ve bunlar arasında bağlayıcı nitelik taşıyan doğal koridorları içine alan sosyal, ekonomik ve biyo-fiziksel dinamikleri olan ve bu nedenle çok yönlü ES sağlayan çok-boyutlu, çok-aktörlü, çok-işlevli sistemlerdir (Tezer vd. 2015) (Şekil 1).
Şekil 1. Havzaların sağladığı ES’ler (Albayrak, 2012; Tezer vd. 2015)
Bu itibarla havzalardaki alan yönetimi, ekosistemlerin ve ES’lerin kaybına ve etkin şekilde çalışamamasına neden olmayacak şekilde yönetilmeli ve planlanmalıdır. Günümüzde özellikle büyük metropollerin sınırları içindeki havzalar, kentsel yayılmaya ve sosyo-ekonomik faktörlere bağlı olarak niteliklerini yitirmekte, hidrolojik ve ekolojik işlevsellikleri göz ardı edilebilmektedir.
Havza yönetimi havza sınırları içinde, su ve diğer doğal kaynakların koruma-kullanma dengesini gözeten, ekolojik ve ekonomik kaygılarla, yeni teknolojileri de dikkate alarak stratejik plan ve programların üretildiği bir doğal kaynak yönetimidir. Ayrıca havza yönetimi ekolojik planlama ilkeleri ile ekosistemlerin sınırlarını pratikte alansal yönetim uygulamalarına dönüştüren hem doğal kaynak hem de mekansal planlama aracı olarak sosyo-kültürel ve ekonomik kalkınmanın bütünleşik olarak planlanması ve yönetilmesi uygulamalarıdır (Albayrak 2012; Tezer vd. 2015).
ES’lere dayalı havza yönetiminde ise, bütüncül havza yönetimi ile uyumlu ve ekosistemlerin sunduğu çok yönlü fayda ve ürünleri daha rasyonel değerlendiren bir içerik söz konusudur (Tezer vd. 2012). ES’lere dayalı havza yönetim süreci ile;
mümkün olacaktır (Albayrak 2012; Tezer vd. 2015). Sonuç olarak, günümüzdeki havza yönetimi ve planlama gibi mekânsal planlama ve karar alma süreçlerinde; ekosistemlerin sunduğu çok yönlü fayda ve ürünlerin göz ardı edilmemesi ve çok işlevli yapıdaki ekosistemlerin basit ve tek yönlü arazi kullanımlarına dönüştürülmemeleri için; ekosistemlerin işlevleri, faydaları ve sundukları ürünlerle çok yönlü kullanımlarının dikkate alınmasına dayalı bir içerik sunan ES’lere dayalı mekansal planlama yaklaşımının çevre koruma ve kalkınma açısından daha rasyonel sonuçlar sunacağı pek çok araştırmada vurgulanmaktadır (Groot, 2006; Burkhard vd. 2012 ve 2014).
Sonuç olarak bu araştırmada, ES’lere dayalı yaklaşımın havzaların ekolojik işlevleri bağlamında daha kapsamlı sonuçlar sunabileceği ve bu nedenle geleneksel elek analizi karar destek aracında elde edilen yerseçimine uygunluk değerlendirmelerinin ES’lerin sunduğu çok yönlü kapsamlılığı ve rasyoneliteyi içermeyebileceği argümanı Melen Havzası üzerinden CBS ortamındaki analizler ile ortaya konulacaktır.
Yöntem
Önemli kısmı Düzce İli sınırları içinde kalan Melen Havzası’nda gerek ES’lere dayalı, gerekse yaygın olarak mekansal planlamada bir karar destek aracı olarak kullanılan elek analizi yaklaşımını ayrı ayrı ele alan bu araştırmada; elek analizi ve ES’lere dayalı analizin mekansal olarak tutarlı olan ya da olmayan yönleriyle ortaya koyulması amaçlanmaktadır. Böylece farklı amaçlara göre yerleşime uygunluk değerlendirmesinin yapıldığı elek analizi yönteminde yüksek oranda uygun olan alanların, ekolojik işlevsellik açısından kritik derecede önemli ES alanları ile karşılaştırılması, özellikle içme suyu temini açısından hassas alanlar olan havzalarda ekolojik işlevsellik açısından rasyonel değerlendirme yapılabilmesini sağlayacaktır. Havzalarda koruma-kullanma dengesinin dikkate alınması açısından gerek ekolojik işlevsellik, gerekse mekansal planlama için yerseçiminde uygunluk değerlendirmesi kaçınılmaz olarak kullanılması gereken karar destek araçlardır. Ancak mekansal planlamada yaygın olarak kullanılan elek analizi, başlı başına ES’lere dayalı yaklaşımdaki çok boyutlu ekolojik işlevsellik kapsamına sahip değildir. Bu nedenle bu araştırmada CBS ortamında analiz edilen veriler ile her iki karar destek aracını bütünleşik olarak ele almaktadır (Şekil 2).
Şekil 2 üzerinde de görülebileceği gibi birinci aşamada, araştırma üç temel ES grubu olan “kaynak sağlayıcı, düzenleyici ve sosyo-kültürel ES” ana gruplarından toplamda 31 farklı ES için mekansal veri üretilmiştir. Bu veriler; Burkhard ve diğerleri tarafından geliştirilen ve CORINE arazi kullanımı/arazi örtüsü sınıflarına 1-5 arasında (1:çok düşük, 2: düşük, 3: orta, 4: yüksek ve 5: çok yüksek potansiyel) değerler atayarak; arazi sınıflarının sunduğu ES potansiyelinin belirlenmesi ile değerlendirilmiştir. Bu aşama nihayetinde toplam 31 farklı ES’nin çakıştırılması ile havza genelinde bütünleşik ES değerleri elde edilmiştir.
Araştırmanın ikinci aşamasında ise, gerek yüzey şekilleri, jeolojik yapı ile hidrojeoloji verilerine dayalı morfolojik veriler; gerekse kısmen bu verilere, kısmen de peyzaj karakter analizi verilerine dayalı mekansal veriler ışığında yerleşime uygunluk açısından elek analizi gerçekleştirilmiştir. Bu karar destek aracında da ES’ler ile benzer şekilde beşli ölçek (çok düşük, düşük, orta, yüksek ve çok yüksek uygunluk) kullanılmıştır.
Her iki yaklaşımla elde edilen bütünleşik sonuçlar çakıştırılarak, yüksek ve çok yüksek ES potansiyeline sahip alanlar ile bütünleşik yerleşime uygunluk sonuçlarından çelişen durumların olup olmadığı son aşamada ele alınmıştır. İki yaklaşımın ayrı ayrı değerlendirilmesi göstermektedir ki; geleneksel elek analizine göre Melen Havzası yerleşime uygunluk açısından %29,1 çok iyi uygunluk, %23.3 iyi uygunluk, %43,6 orta uygunluk, %3,8 az uygunluk, %0,2 ise çok az uygunluğa sahiptir. Bununla beraber Bütünleşik Ekosistem Servisleri değerlendirmesine göre ise Melen Havzası %50,12 çok yüksek ES kapasitesine, %0,23 yüksek ES kapasitesine, %45,64 orta ES kapasitesine, %1,3 düşük ES kapasitesine ve %2,71 çok düşük ES kapasitesine sahip alanlardan oluşmaktadır.
Şekil 2. Araştırmanın bütünleştirilmiş yöntemi
Çalışmanın asıl amacı olan ve elek analizi ile Bütünleşik Ekosistem Servisleri Haritasının çakıştırılması ile elde edilen bütünleştirilmiş değerlendirmenin verdiği sonuçlara göre ise; çok iyi yerseçimi uygunluğuna sahip olan alanların %34,20’si çok yüksek, %0,10’u yüksek ve %64,10’u ise orta ES kapasitesine sahip alanlarla çakışmaktadır. Böylece bütünleşik değerlendirme sonuçları göstermektedir ki, geleneksel elek analizi, ES yaklaşımının çok katmanlı olarak sunduğu farklı doğal niteliklere dayalı değerlendirmeyi önemli oranda dikkate alamamakta ve ekolojik işlevsellik açısından rasyonel olmayacak karar alınmasına neden olabilecek sonuçlar ortaya koymaktadır.
Sonuçlar
Kentlerde yaşayan nüfusun giderek artmasına bağlı olarak artan gıda, konut ve istihdam ihtiyacı sebebiyle insan müdahaleleri ile değişen arazi kullanımı/arazi örtüsü, biyoçeşitliliğin kaybına ve ekosistemlerin niteliksizleşerek ekololojik dengenin bozulmasına sebep olmaktadır. Su kaynakları ekolojik, ekonomik ve sosyal sürdürülebilirliğin sağlanmasında vazgeçilemez bir ekosistem servisi olmakta ve su kaynaklarından sağlanan ekosistem servislerinin sürdürülebilirliğinin sağlanmasının, dünyadaki tüm canlı yaşamının devamlılığı için öncelikli doğal kaynaklar arasında olduğu belirtilmektedir. Doğadaki su dengesinin sağlanabilmesi için ise insanın doğaya müdahale aracı olarak düşünülebilecek mekânsal planların oluşturulması aşamasındaki karar destek süreçlerinin ekolojik planlama esaslarına dayandırılmasının önemi bu anlamda giderek daha fazla önem kazanmaktadır.
Düzce İli Melen Havzası için yapılan bu çalışmada, öncelikle geleneksel elek analizi havza sınırlarında uygulanmış, ardından arazi kullanımı/arazi örtüsü verileri kullanılarak Melen Havzası ekosistem servislerinin her bir ekosistem servisi için haritalaması yapılmıştır. Bu aşamayı takiben bütünleşik bir değerlendirme sağlanabilmesi için ekosistem servisi potansiyelini gösteren haritalar bütünleştirilerek, Düzce İli Melen Havzası için Bütünleşik Ekosistem Servisleri Değerlendirilmesi elde edilmiştir. Bu çalışmada yapılmak istenen ise geleneksel elek analizi ile ekosistem servisleri yaklaşımının verdiği sonuçların birbiriyle uyumlu olup olmadığının araştırılması ve uyum/uyumsuzluk derecelerinin ortaya konmasıdır. Bu amaç doğrultusunda Düzce İli Melen Havzası için elde edilen geleneksel elek analizi ve Bütünleşik Ekosistem Servisleri Değerlendirilmesi çakıştırılarak karşılaştırma yapılmıştır.
Sonuç olarak, bu çalışma ile önerilen karar destek aracı olarak ES tabanlı yerleşime uygunluk analizi ile doğal niteliklerin çok katmanlı olarak nihai kararda daha iyi temsil edileceği gösterilmekte ve doğadan sağlanan hizmetlerin sürdürülebilirliğinin sağlanması bağlamında geleneksel yaklaşımdan daha rasyonel karar üretebileceği ortaya konmaktadır.
Kaynaklar