Back

İçme Suyu Havzaları ve Kentsel Yerleşmeler

Deniz Erdem OKUMUŞ

Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ), Mimarlık Fakültesi, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Araştırma Görevlisi

Prof. Dr. Handan TÜRKOĞLU

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ), Mimarlık Fakültesi, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Öğretim Üyesi

SKB Danışma Kurulu Üyesi

Prof. Dr. Ayşegül TANIK

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ), İnşaat Fakültesi, Çevre Mühendisliği Bölümü

Dünya nüfusundaki hızlı artış ile birlikte süregelen plansız ve sağlıksız kentleşme süreçleri, tarım alanları, orman alanları ve su kaynakları gibi doğal alanların hızla kirletilmesine ve tüketilmesine yol açmış ve günümüzde ciddi çevresel problemlerin yaşanmasına neden olmuştur. Dünya’da bulunan su miktarının, yalnızca %1’inin içilebilir nitelikteki tatlısu kaynaklarından oluştuğu bilinmekle birlikte, içme ve kullanma suyu temin edebilmek amacıyla yeraltı ve yerüstü su kaynakları çevresel problemlerin etkisi altında giderek azalmakta, canlı yaşamını tehdit etmekte ve küresel ölçekte su kıtlığına zemin hazırlamaktadır. Bu bağlamda, su kaynaklarının sürdürülebilir kullanımı önem kazanmaktadır.

Günümüzde başta su ve toprak olmak üzere tüm doğal kaynakların korunması ve sürdürülebilir kullanımlarının ekosistem bütünlüğünde planlanmasının sağlanması için ‘havza’ en elverişli birim ve uygun bir ölçek olarak kabul edilmekte olup, bütünleşik (entegre) havza yönetimi bakış açısı ile havza bazlı koruma planları yapılmaktadır. Koruma planlarında başta su olmak üzere tüm doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımını sağlamak ve her bir havzanın kendine özgü doğal, yapısal, sosyo-kültürel ve ekonomik özelliklerinin belirlenmesi ile kurumsal ve idari yapısının analiz edilmesi esas olmalıdır. Öte yandan bütünleşik havza yönetiminde çevresel ortamların, disiplinlerin ve aktörlerin, mali kaynakların ve yönetim araçlarının entegrasyonu söz konusu olup; havzanın karakterizasyonu, havza bilgi sisteminin oluşturulması, karar destek sistemlerinin kullanılması, uygulama ve irdeleme süreçlerini içeren döngüsel bir süreç olarak ele alınmalıdır.

Türkiye ölçeğinden bakıldığında, ülkenin “koruma-kullanma dengesinin gözetilerek mevcut su kaynaklarının hem miktar hem de kalite açısından geliştirilmesi ve suyun bütüncül bir yaklaşımla havza esaslı yönetimi[1]” etrafında şekillenen genel su politikasına karşın, kentleşmenin, su havzalarının sürdürülebilirliği üzerinde çeşitli baskılar oluşturduğu rahatlıkla söylenebilir. Havzalar, kentlerin kuruldukları zamandan bugüne kadar hızlı ve düzensiz gelişme biçimleri, kontrol altına alınamayan hatalı ve kirliliği arttıran arazi kullanım kararları, kentte yaşayanların uygun olmayan, kirletici kullanımları ve hatalı plan kararları sebebiyle kentleşme baskısı altında kalabilmektedir.

Ülkemizin AB’ye aday ülke konumunda olmasından hareketle; havza planlarını hazırlamakla yükümlü olduğu bilinmektedir. AB Su Çerçeve Direktifi (SÇD), İçme Suyu Havzaları Yönetim Planlarının temel unsurlarını;