Back

İstanbul metropoliten alanının sürdürülebilir kentsel gelişmesinde “Kentsel Tarım” potansiyeli

Doç. Dr. Azime TEZERİTÜ Şehir ve Bölge Planlaması BölümüBehice Bilgi SOLDUKYüksek Şehir Plancısı Van İl Afet ve Acil Durum MüdürlüğüKentsel tarım kavramı, sürdürülebilir kentsel gelişme politikaları içinde üretken kentsel alanların oluşturulmasına ve kendini besleyen kentlerin yaratılmasına yönelik önemli stratejilerden biridir (Kaldjian, 2005). Özellikle son yıllarda gündemde olan, hızlı ve plansız kentleşmenin beraberinde getirdiği ekonomik, ekolojik ve sosyal sorunlara karşı etkin olarak kullanılan kentsel tarım kavramı, hızla kentleşen dünyada, açlık ve yetersiz beslenmenin görüldüğü ekonomik açıdan az gelişmiş ülkeler ile; ciddi çevresel ve sosyal problemlerin yaşandığı gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde giderek önem kazanmaktadır (UNDP, 2001).Bu çalışmada hızlı ve plansız kentleşme baskısı altındaki metropoliten alanlarda yaşanan sosyal, ekonomik ve çevresel problemler karşısında sürdürülebilir kentsel gelişmenin sağlanmasında kentsel tarımın bir araç olarak kullanılabileceği, gerekçeleri ile birlikte ortaya konulmaya çalışılacaktır. Bu çalışmada “kentsel tarım”ın kavramsal çerçevesi ile İstanbul metropoliten alanında kentsel sürdürülebilirliğin sağlanmasında sosyal, ekonomik ve ekolojik nitelikleri göz önünde bulundurularak taşıdığı potansiyelleri değerlendirilecektir.1- Kentsel Tarım Kavramının Kapsamı ve GelişimiKentsel tarım, kentsel alanlarda önemli bir ekonomik faaliyet olarak değerlendirilmeyen ve kentsel yerleşmelerdeki baskın ekonomik faaliyetlerden ayrılan, bunların yanısıra rekreasyon alanı olarak kullanılabilen ve kentsel estetik değerlere katkı veren bir faaliyet olarak görülmektedir (UNDP, 2001). Kentlerde ve özellikle metropoliten alanlarda artan nüfus ve hızlı kentleşme baskısı altında doğal yaşam alanlarının hızla kaybedilmeye başlaması, ekosistem işlevlerinde bozulmalara, tarım topraklarının azalmasına ve benzeri gıda güvenliğini tehdit eden pek çok gelişmeye neden olmaktadır. Tüm bu gelişmeler kent sağlığının bozulmasını tetiklemektedir. Kentsel alanlarda kentin sosyal ve ekonomik kaynaklarını yeniden kullanarak, yine o kentin ihtiyacını kısmen de olsa sağlayacak gıda ürünlerini yetiştirip işlemek ve dağıtmak kentsel tarımı ifade etmektedir (Mougeot, 2000). Dolayısıyla günümüzde kentsel tarım, sürdürülebilir kentsel gelişmenin sağlanması açısından önemli bir araç olarak görülmektedir.Uluslararası kurumlar tarafından uygulamaya yönelik tanımlamalarda, kentsel alan içindeki yeri, sosyal kakınma politakaları açısından önemi, atık ve kaynak yönetimine katkıları, tarımsal üretime yönelik yeni teknolojilerin yaygınlaştırılabilmesindeki etkin rolü, kentsel rekreasyon ve estetik değerlere katkısı öne çıkan konular arasında yer almaktadır (UNDP, 1996; OECD, 1998; RUAF, 2009; CAST, 2002; FAO, 2009).Kentlerde gıda üretiminin aniden önem kazandığı koşullar, genellikle yaygın yoksullukla veya kırsaldan ya da ithal edilen gıdalara ulaşma olanaklarının azalmasıyla yaşanan sosyo-ekonomik sorunlara dayalı olarak ortaya çıkmaktadır. Bununla birlikte kentli nüfusun gıda üreticiliği yapmasının geleneğe ve alışkanlıklara dayalı nedenleri (Asya ve Afrika ülkeleri gibi) ya da Londra ve Havana örneklerinde olduğu gibi, düzenli olarak bu uygulamayı gerekli kılan siyasal ve ekonomik faktörler de söz konusu olabilmektedir (Nugent, 2000).Günümüzde kentsel alanlar yoğun yerleşimlere sahip olmasına rağmen tarım konusunda büyük potansiyele sahiptir. Bu konuda UNDP (1996) tarafından yapılan çalışmada, 1980 A.B.D. nüfus sayımında, ülkedeki tarımsal üretimin, dolar olarak değerinin % 30’unun kentsel metropoliten alanlarda üretildiği tespit edilmiştir. 1990 yılına kadar bu rakam % 40’a ulaşmıştır. Aynı şekilde Berlin Belediyesi sınırları içinde halk bahçeleri için 80.000 kentli çiftçi mevcut olup, 16.000 kişi ise bu olanaktan faydalanmak için sırada beklemektedir. Singapur’da et ihtiyacının tamamı ve sebze ihtiyacının da