Dr. Ömer TARHAN
Kadirli Belediye Başkanı
2019 yılının Aralık ayında Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan Yeni Koronavirüs Hastalığı (COVİD-19) insanlık tarihinin karşı karşıya kaldığı en büyük salgın
hastalıklardan biridir. Hastalığın insandan insana büyük ölçüde yakın temas yolu ile geçmesi, insan etkileşiminin yüksek olduğu kentsel alanlarda özellikle de büyük kentlerde yayılımını hızlandırmıştır. Nitekim 30 Ocak 2020’de Dünya Sağlık Örgütü
(DSÖ) tarafından acil durum ilân edilirken, 11 Mart 2020 tarihinde küresel salgın yani pandemi ilân edilmiştir.
Dünyada Küreselleşmenin zaman-mekân kavramlarını aşındırdığı günümüzde, malların ve insanların hareketliliği daha önemli hale gelmiş sınır tanımaksızın yer değiştirmesi, hastalığın birkaç ay içerisinde dünyanın pek çok farklı şehrinde,ülkesinde, kıtasında yayılmasını kolaylaştırmıştır. Nihayetinde kentler, görmeye alışık olmadığımız şekilde hayalet kentlere dönüşmüş, ekonomik ve sosyal aktiviteler asgari düzeye inmiştir,insanlar birbirleri ile sosyal medya ve iletişim araçları hariç görüşmeyi kısıtlamıştır.
Özellikle Avrupa ülkelerinde yaşamı kolaylaştıracak kent yaklaşımlarından biri olan ‘akıllı kentler’, kentlerin günümüzde daha karmaşık hale gelmeleri noktasında yönetimlerini kolaylaştırmak amacıyla ortaya atılmıştır. Akıllı kentler uygulamalarında ;
COVİD-19 ile daha etkin mücadele etme konusunda dünyanın farklı ülkelerinde gerçekleştirilmiş olan akıllı kent uygulamaları uygulamaya başlamıştır. Çalışmanın amacı; daha sürdürülebilir bir kentsel yaşam vaadiyle ortaya atılan akıllı kent uygulamalarının olağanüstü bir salgın karşısında kentsel yaşamı nasıl kolaylaştırdığını ortaya koymaktır
Tüm dünya şehirleri için ilk hedef şehirler için acil odak noktası COVID-19’un yayılmasını durdurmak olmalıdır, ancak mevcut sosyal mesafe şehirlerin işleyiş şekline de bir tehdit getiriyor,insanların bir araya gelme isteği hayat normale döndüğünde ve artık bu yeni normal dediğimiz şey de ne olursa olsun, planlamacıların bu konuyu hesaba katmaları gerekmektedir.Birçok şehirde zaten geride kalan ve muhtemelen salgın sırasında daha da fazla acı çekecek olan kentlerin yoksul kesimlerine ise özellikle dikkat vermeleri gerekecek.
Ülkeler öncelikleri yeniden değerlendirip teşvik paketlerini değerlendirirken, daha dayanıklı, eşitlikçi, düşük karbonlu şehirlerin gerekliliği aynen devam ettirmelerinde büyük yarar olacaktır.Örneğin, mevcut kriz, hava yolculuğu da dahil olmak üzere birçok farklı seyahat türünün yeniden düşünülmesini gerektirse de, toplu taşıma sistemleri kent sakinleri için hala bir gereklilik ve finansal olarak zor durumda kalmasına izin verilmemelidir.
Günümüz ekonomilerinin kırılganlığının da ortaya koyduğu üzere, şehirler herkes için daha iyi işlemelidir. Dünya bu yeni gerçekliğe uyum sağlarken, şehirlerin birbirlerinden hızlı bir şekilde öğrenmelerine yardımcı olmaya ve herkes için dayanıklı, gelişen şehirler yaratan çözümler ortaya koymamız ve uygul
Paylaş