Mümtaz BADEMLİ
IDA Türkiye Delegesi
Görme Biliminin Babası olarak da anılan Matthew Luckiesh, Yapay Işık : Uygarlık Üzerindeki Etkisi adlı eserinde (1) , ilk yapay yol aydınlatmasının milattan önce 4. yüzyılda, bugün Türkiye’de bulunan Antakya’da meşalelerle yapıldığını yazar. Ticari faaliyetin yoğun olduğu Antakya’da, muhtemelen gece de çalışmaya devam etmek istemişlerdi. Tarih boyunca, özellikle aydınlatmada elektriğin kullanıldığı son 150 yılda, aydınlanma ve medeniyet, neredeyse eş anlamlı görülmüştür. Işıl ışıl aydınlatılmış şehirler, ülkeler için sosyal, kültürel ve ekonomik başarı göstergesidir. New York, Londra, Tokyo, İstanbul veya Paris’in bol aydınlatılmış gece fotoğrafları çok çekicidir ve ülkelerinin gelişmişlik düzeyini yansıtır.
Günümüzde kentlerimizde gece boyunca huzur, güvenlik ve esenliği sürdürmek, hareketliliği ve ticari faaliyetlerin devamını desteklemek için modern aydınlatma tekniklerini kullanıyoruz.
Diğer taraftan, aydınlatma tekniği geliştikçe, özellikle son 20 yıl içinde bazı ciddi sorunlarımızın doğal gece karanlığının bozulması ile ilgili olduğunu farketmeye başladık.
Bu yazımda, yapay aydınlatmadan kaynaklanan sorunları arkasındaki mekanizmalar ile birlikte açıklamaya çalışacağım. Bir sonraki yazının konusu da, bu sorunlara karşı modern dünyanın aldığı önlemler olacak.
Gece yapay ışığa, özellikle spektrumunda mavi ağırlığı yüksek olan beyaz ışığa maruz kalmak insanlarda önemli sağlık sorunlarını tetikleme potansiyeline sahiptir. İnsan gözündeki ışık algılayan hücrelerin bir kısmı, hormon salgılanmasını denetleyen hipofiz beziyle de bağlantılıdır. Hava kararmaya başladığı andan itibaren hipofiz bezimiz melatonin hormonu salgılamaya başlar. Uyku hormonu olarak da bilinen melatonin, aynı zamanda güçlü bir antioksidandır. Gece uykusu boyunca, hücrelerimizdeki DNA nın yapısına zarar verme potansiyeli olan oksidanları temizler.
Milyonlarca yıldan beri kanımızdaki miktarı gece artan ve bizi uyutan, gündüz ise azalan melotonin hormonunun 24 saatte bir hergün tekrarlanan döngüsü biyolojik veya sirkadiyen ritim adını verdiğimiz olgunun temelidir.
İnsanlık tarihi içinde çok kısa bir zaman dilimine karşılık gelen çağımızda ise, evlerde soğuk beyaz ışık kaynaklarının kullanılması, gece cep telefonu, tablet veya bilgisayar kullanımı veya yatak odamıza sokaktan LED lamba veya reklam panosu ışığı sızması, doğal sirkadiyen ritmimize bir çeşit dış müdahale etkisi yapmaktadır. Böylece, melatonin hormonun salgılanması gecenin geç saatlerine doğru gecikmekte, uyku süresi kısalmakta ve uykunun derinliği azalmaktadır. Milyonlarca yıllık sirkadiyen ritmizin etkilenmesi ve melatoninin antioksidan yarar mekanizmasının zayıflaması ile uyku bozuklukları, obezite, şeker hastalığı ile birlikte, kanser riski artar. (2,3,4). 158 ülkeden toplanan verilerle gerçekleştirilen bir çalışmaya göre, Geceleri yapay ışık, tüm kanser türleri, özellikle akciğer, göğüs, kolon ve prostat kanserleri ile önemli ölçüde ilişkilidir. (4)
Yapay aydınlatmanın ekolojik dengeyi de bozucu yönde etkilediğini gösteren çok sayıda çalışma da vardır.
Bunlardan biri, deniz kaplumbağaları ile ilgilidir. Caretta Caretta kaplumbağaları yumurtlamak ve yumurtadan çıktıklarında denize ulaşabilmek için karanlığa ihtiyaç duyarlar. Yapay aydınlatma yumurtlama sayısını azaltmakta, yumurtadan çıkma süresini uzatmakta ve yavruların denize yönelimini bozmaktadır. Yumurtadan yeni çıkan yavruların diğer hayvanlara yem olma oranı da artmaktadır. Yumurtlama alanlarındaki yapay aydınlatma çoğalmayı % 20 oranında azaltmaktadır. (5)
Paylaş