Prof.Dr. Ünal ALTINBAŞ Ege Üniversitesi İZMİR (E.), Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği Danışma Kurulu Üyesi BURSAÖzhan Koray BİBEROĞLU Özel Türk Koleji Öğrencisi İZMİRKimi sözcükler vardır kulağa hoş gelir, kimileri ise yabancı ve ürkütücü. Son yıllarda başta güzel ülkemiz Türkiye de olduğu gibi dünya gündemine de yoğun olarak oturan bu üç harf neyin nesi acaba?Bende bu görevi sağlıklı bir şekilde Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği Kurumunun yayımladığı KENTLİ Dergisi okuyucularına açıklamak ve bilgilendirmek bağlamında, konunun uzmanlarından ve yılların Üniversite öğretim üyesi, bilge insan Ege Üniversitesi’nden emekli Prof.Dr. Ünal ALTINBAŞ’a sordum.Soru: Sayın Profesör, öncelikle sınırlı zamanınızı bana ayırdığınız için KENTLİ dergisi adına sizlere teşekkür ederim. Nedir bu GDO, şimdiye kadar öğrendiğimiz yazım ve konuşma kurallı Türkçe sözcüklerine pek uyum sağlamayan GE DE O?Yanıt: Sevgili Koray, GDO, açılım olarak “Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar” yani canlıları veya başka bir anlatımla trasgenik özellikli biyolojik çeşitliliği tanımlar. Sizlerinde çok iyi bildiği gibi çevremizde görebildiğimiz tüm canlı ve cansız varlıkların kendilerini simgeleyen en küçük birimleri vardır. Bu birimler cansız varlıklarda atom, canlılarda ise hücre olarak isimlendirilir. Temelde canlı varlıklar 1. İnsanı da içeren hayvanlar, 2. Bitkiler ve 3. Çok küçük canlılar veya mikro organizmalar şeklinde sınıflandırılırlar. Canlıların en küçük yapı elamanı olan hücre, dışarıdan merkeze doğru 1. Hücre zarı, 2. Sitoplâzma ve 3. Çekirdek (nükleus)’ten oluşur. İşte bu çekirdeğin içerisinde her canlının tüm özelliklerini taşıyan kromozomlar ve bunlarda da her canlının tüm özelliklerini içeren ve bunların genlerinde bulunan DNA, RNA lar ile soydan soya kalıtımla geçmesini sağlayan özellikleri vardır. Canlılara yani yaşayan varlıklara ait tüm özellikler, bu genler vasıtası ile daha sonraki nesillere doğal olarak aktarılır. İşte bu aktarılma sürecinde var olan bu genlere dışarıdan yani çevreden teknik bir müdahale ile başka bir gen ilave edilirse, genlerin doğal özellikleri üzerinde fiziksel ve kimyasal değişimlere neden olunur. Yani bir canlının gen sıralanmasını değiştirmek veya o canlıda olmayan başka bir özelliğin o canlı genine yüklemek işlevi şeklinde de açıklanabilinir. Bu etkinlikte bir canlıdan bir başka canlıya gen aktarılması olayıdır ki, bu işlemde aktarma, kesme, yapıştırma, çoğaltma yöntemleri ile işlerlik kazanır. Başka bir anlatımla veya bu teknik süreçlerden sonra genetiği değiştirilmiş veya yapısı bozulmuş sağlıksız ve beslenmede korku canavarları yaratan yeni canlıların çevremizde özgürce yaşamalarına davetiye çıkarılmış veya olanak sağlanmış olunur. Kimi zaman da böyle yaratılan canlılardan elde edilen gıdalar da Frankeştayn gıdaları olarak ta tanımlanır. Şöyle ki, pamukta akrep geni, patateste tavuk geni, domateste balık geni yanında, kolera bakterisi geni taşıyan yonca gibi, genomlarında kendi türlerine ait olmayan genlerin varlıkları korkutucu ve ürkütücü sonuçları yaratır. GDO’lu mısır (yukarıda) GDO’lu karpuz (aşağıda) (GDO_Görseller, www.google,com)Soru: Bu bilinenlere rağmen, arzu edilmeyen bu canlıların oluşumuna ve üretimine n
Paylaş