Back

Medeniyet ve Sokak Hayvanları

Ziya ÖZTÜRK

Isparta Belediyesi SKB Koordinatörü

Eğitimci-İlahiyatçı

Medeniyet

Uygarlık veya medeniyet dediğimizde aklımıza; bir toplumun, maddi ve manevi varlıklarının, düşünce, sanat, bilim ve teknoloji ürünlerinin tamamı gelir. Medeni veya uygar kelimesi ise, dilimize yerleşik hayata ilk geçen Türk kavimi olan Uygurlardan geçmiştir. Uygarlık ve medeniyetin ana faktörü ise “insan”dır. Zira insan olmasaydı dünyanın medenileşmesi ve uygarlaşması da düşünülemezdi.Medeni ve uygar olma yolunda milyonlarca yıldır koşarcasına ilerleyen insanoğlu duygularıyla yaşar ve çoğu zaman da bu duyguları ile hareket eder. Mükemmele ulaşma yolunun bu enteresan yolcusunu iyi insan yapan özelliklerinden ikisi hatta en önde gelen özelliği “merhamet” ve “vicdan”dır. Yani insan bu iki özellikle hayata gözlerini açar. Her insanda bu iki özellik vardır. Doğan her mahlukta vardır desek daha doğru olur.Merhamet ısmarlama olmaz. Yağmur gibidir, gönlünüze yağar. Yeri geldiğinde hayatın acımasızlığı karşısında hem kendiniz hem de diğer mahlukat için acırsınız, merhamet edersiniz.Vicdan ise, doğru-yanlış farkını bize bildiren ahlaki sestir, seziştir. Bir diğer ifadeyle iyiyi kötüden ayıran ve iyilikten lezzet, kötülükten elem/üzüntü duyan, içimizdeki ulvi histir.O zaman neden bazılarımız bu kadar merhametsiz ve vicdansızdır? Çünkü merhamet ve vicdan, doğan her canlıda başlangıçta eşit ve adaletli bir şekilde bulunurken, daha sonraları bu iki özelliğimiz, yaşarken edindiğimiz beşeri/insani tecrübelerimizle azalır veya artar.Konumuz hayvanlar. Başlığımız ise sokak hayvanları. Yaşlı dünyamızdaki tüm beşeri inanç sistemleri, hayatın her anını kapsayan bir olgu olarak hak ve hukuk kavramlarını ortaya koymuşturlar. Hem insan ve hem de hayvanlar için. Zira dinler evrenseldir yani her yaşayan dünyalı içindir. Her yaşayan canlı içindir. Dünyanın neresinde olursa olsun tüm bu inanç sistemleri canlı odaklıdır. Canlının hak ve hukukunu koruma odaklıdır. Hatta ilkel dinlerdeki “insan veya hayvan kurban etme” ritüeli bile yaşayan diğer canlıları koruma ve kollama odaklıdır. Bu inanç sistemlerinin hepsinin "haklar" meselesine verdiği ehemmiyet ve bakış açısı, sadece insanları değil, bütün varlığı kuşatıcı mahiyettedir. İşte bu yüzden inançların "haklar" mevzuundaki bu geniş perspektifinde hayvan hakları da önemli bir yer işgal eder.Hayvan hakları, etik normların en ilgi çeken konularındandır. Günümüz insanı için hayvan haklarından bahsetmek artık olağan konulardandır ve bunun yadırganacak ve garipsenecek bir tarafı da yoktur. Ancak bu konu, ta ilk insandan itibaren, insanların bile bile haklarının çiğnendiği dönemlerde bile ele alınmış ve bu haklar her kutsal dinin ritüelleri arasına girmiştir. Bunlar tüm dinlerden bugünlere kalan ve sonsuza dek kalacak da olan muhteşem insanlık miraslarıdır. Bu yönüyle insan olarak, ne kadar övünsek azdır…

Tarihte Sokak Hayvanlarına Güzel Muamele Örnekleri

Tarihimizde kurulan sosyal müesseselerde sokak hayvanlarının özel bir yeri vardır. Eski vakıf kayıtlarında hasta hayvanların tedavisine ayrılmış özel vakıflar bulunduğunu gururla okumaktayız. Yine yaşlı ve çalışmaktan âciz hayvanların serbestçe otlamaları için vakıf arazileri tahsis edilmiştir. Medeniyet tarihimizde, yaşlanmış, çalışamaz hâle gelmiş ve sahipleri tarafından terk edilmiş atlar için vakıflar bile vardır. Söz konusu hayvanlar ölünceye kadar oralarda otlarlardı. Osmanlılar döneminde kediler için kurulmuş vakıflar bile vardı. Oralarda sabah akşam kedilere yiyecek hazırlanırdı. Konumuzu çok fazla dağıtmadan Türkler’in sokak hayvanlarına verdikleri önemi başlıklar halinde inceleyelim.• Abbasiler dönemi bilim adamlarında