Doç. Dr. Burcu ZEYBEK
Doğuş Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Halkla
İlişkiler ve Tanıtım Programı
Giderek karmaşıklaşan şehir hayatını yaşanabilir kılmak için yeni nesil teknolojilere dayalı çalışmalar devam etmektedir. Bu çalışmalar akıllı şehir kavramı ve yapılacak uygulamalar üzerinde yoğunlaşmaktadır. Akıllı şehirler, vatandaşın yaşam standardını geliştirmek için teknolojinin akıllıca kullanılmasıyla sorunlara kaliteli, etkin ve hızlı bir şekilde akıllı çözümler getirilmesi olarak tanımlanabilmektedir. Bilim insanları ve uygulayıcılar akıllı bir şehrin temel özellikleri arasından iki boyutun önemle altını çizmektedir. Teknolojik açıdan bakıldığında, en zorlu şehir planlama ve kalkınma sorunlarını yönetebilmek için yoğun bilgi ve iletişim teknolojisi kullanımına bel bağlamak gittikçe daha çok dikkat çeken bir noktadır (1). Fiber optik, arttırılmış ve sanal gerçeklik, nesnelerin interneti, sensör kullanımı, büyük veri ve bulut bilişim alanlarındaki yakın zamanlı bilgi ve iletişim teknolojisi gelişmeleri, yeni akıllı şehir manzarasına oldukça önemli katkılarda bulunmaktadır. Bu teknolojik yeniliklerden faydalanan şehirler sürdürülebilirliklerini, verimliliklerini ve kentsel hizmetlerinin niteliklerini geliştirmek için bilgi ve iletişim teknolojisi kullanımına yönelmektedir (2). Bu yeni dijital bağlam sayesinde şehirler, önemli kentsel sistemleri ve kentsel faaliyetleri ölçümleyen, kaydeden ve bağlantılandıran kapsamlı bir cihazlar ağı ile yönetilen, canlı bir akıllı laboratuvara dönüştürmüştür (3). Kentsel alt yapıların, eko-verimliliğin, güvenliğin ve hareketliliğin yönetimi, bilgi ve iletişim teknolojisi ve açık veri adına uygulanmış olan radikal yeniliklerin görüldüğü önemli alanlardan yalnızca birkaçıdır (4).
AKILLI ŞEHİR YAKLAŞIMLARI
Akıllı şehirlerin tanımlamalarından üç farklı dikkat çekici yaklaşım belirlenmiştir (5):
Sürdürülebilir akıllı şehir: Bu yaklaşımda enerji tasarruflarına, alternatif enerji kaynaklarına ve daha verimli ulaşım araçlarına büyük önem verilmektedir. Bu yaklaşımın en büyük avantajı, yatırımların para tasarruflarına kolayca çevrilmesidir.
Sensörlü akıllı şehir: Bu yaklaşımda şehrin algılanışına vurgu yapılmaktadır. Akıllı şehir, trafik sensörlerini, hava kirliliği sensörlerini, ses algılayıcılarını, nem algılayıcılarını ve kamera algılayıcıları gibi binlerce farklı sensörü dağınık bir yapıda yönetmektedir. Bu sensörler, şehrin en zorlu sorunlarından bazılarını çözmek için kritik bilgiler sağlamaktadır. Bununla birlikte, üretilen etkileyici miktarda veriyi yönetmek için mevcut teknolojiyi kullanmaktadır. Bu potansiyele sahip sensörlerin kullanılması, şehrin en zor sorunlarını mantıklı bir bakış açısı çerçevesinde çözüm sağlayabilmesini olanaklı hale getirmektedir.
İşbirlikçi akıllı şehir: Akıllı şehrin üçüncüsü ve popüler bir yaklaşımıdır. Bu yaklaşımda vatandaşlarının kentin günlük operasyonlarına katılma becerisine dayanmaktadır. Vatandaşlara sağlanan veri ile dijital katılım mekanizmalarının işletilerek, şehir yönetiminde, katılımcı politikaların geliştirilmesine katkıda bulunmaktadır.
Akıllı Şehirlerin Markalama Stratejisi
Bilgi ve iletişim teknolojilerinin hem kentsel verimlilik hem de vatandaşların aktivizmi üzerindeki olumlu etkisinin yanında yenilikçi teknolojileri kullanıyor olması da olumlu bir kent algısının kuvvetlendirilmesi anlamında önemlidir (6). Ziyaretçi, yatırımcı ve küresel anlamda yetenek çekme yarışındaki rekabet dünya çapında zorlaşırken (7,8), kentsel mekânlar için akıllı görünmek ve akıllı düşünülmek bir öncelik haline gelmektedir (9).
Sanal gerçeklik ve aracılandırılmış iletişim aracılığıyla kentsel gerçeklik aktarımını koşullandıran geniş bant ortamının yakınsak doğasına vurgu yapılmıştır (10). Çoklu sosyal topluluklar ile elektronik bağlantı kurmak, şehirlerde yaşayanlar için artık fiziksel etkileşimin, yüz yüze etkileşimin ve iletişimin yerini almış; bağlantı sürecini toplandıkları fiziksel alandan daha önemli hale getirmiştir.
İletişim teknolojilerine bağlı kentsel inovasyon, şehirlerin devingen, vizyoner ve uyarlanabilir mekânlar olarak küresel ölçekte dünyanın geri kalanı ile bağlantılarını korumalarına yardımcı olmaktadır. Buna paralel olarak akıllı şehircilik de tanıtım kampanyaları ile kentsel öyküler için ilham verici bir konu ve yenilikçi iletişim teknolojileri etkinliklerine ev sahipliği yapmak için bir katalizör haline gelmektedir. Yakın zamanda İsveç Turizm Dairesi ve İsveç Enstitüsü tarafından birbiri ardından başlatılan Swedish Number ve Curators of Sweden kampanyaları, ülkede yaşayan yabancıların rasgele bir İsveç sakini ile iletişime geçmesini sağlayarak telefon veya Twitter benzeri teknolojiler aracılığıyla potansiyel ziyaretçilere özgün bir İsveç deneyimi yaşatmayı kolaylaştıracak yeni bir yaklaşımı ortaya koymuşlardır. Öte yandan mobil teknolojilerle ilgili global bir etkinlik olan Dünya Mobil Kongresi’ne 2006 yılından beri ev sahipliği yapan Barselona, akıllı şehir itibarını Mobil Dünya Başkenti Barselona kimliği ile bağlantılı pek çok yenilikçi proje, araştırma inisiyatifi ve etkinlik ile kuvvetlendirmeye devam etmektedir.
Şehir markası tasarlama konusundaki geleneksel yaklaşım marka amacı, konumlandırma ve marka değerleri formüle etme ve yer için istenen vizyonun belirlenmesi ihtiyaçlarının altını çizmektedir (11). Şehir markası inşa etmek genellikle görsel, sözel ve davranışsal mekân ifadelerine dayalı çağrışımlar ve algılar ile bağlantılıdır. Şehir markalarının karşı karşıya kaldığı ve aşması gereken en önemli güçlükler arasında farklı hedef kitlelere odaklı çeşitli kentsel alanları kapsayan tutarlı ve sürekli bir şemsiye marka oluşturma gerekliliği gösterilmektedir (12). Bir şehir markasının, her biri farklı, belirli ihtiyaç ve beklenti filtrelerine sahip olan ayrı kentsel paydaş gruplarının şehri anlamasına, şehirle etkileşimde bulunmasına ve şehre bağlanmasına izin vermesi gerekmektedir (13).
Yeni iletişim teknolojilerinin rolü bahsedilen şehir markalama stratejileri bağlamında gittikçe daha çok tartışılır hale gelmiştir. Teknolojinin yalnızca şehrin çevrimiçi varlığını kolaylaştıracak bir medya karması aracı olarak değil; anlamlı bir mekân özünü tutarlı biçimde geliştirmek, şehir itibarı inşa etmek ve imajı oluşturan birimleri kontrol etmek için kendi içinde bir amaç olarak görülmesi gerektiği bilinmektedir (11). Hanna ve Rowley ise yer markalarının deneyimsel doğaları nedeniyle dijital varlıklarının artık daha önemli hale geldiğini öne sürmektedir (14). Stratejik kent markası yönetiminin dijital olarak gerçekleştirilmesi için mevcut modelin yedi özelliği, dijital kentsel varlığın anahtar bileşenlerini de belirlemektedir. Bunlar kanallar, gürültü, topluluk, söylenti, iletişim, birlikte yaratım ve birlikte markalamadır. Hartmann (15) ise Berlin’deki WiFi kafe ortamları ile ilgili bir çalışma aracılığıyla kentsel alanların medya üretimi ile tüketiminin yeni örüntülerine odaklanmaktadır. Tham vd. (16) elektronik olarak gerçekleştirilen ağızdan ağıza reklam ve destinasyon seçimindeki etkisinin önemli yanlarını belirleyerek destinasyon kararı verilmesinde sosyal medyanın oynadığı rolü değerlendirmiştir. Oliveira ve Panyik (17) Portekiz örneğinden yola çıkmış ve turistler ile seyahat edenlerin yarattıkları içeriklerin destinasyon markalama stratejileri açısından değerini vurgulamıştır.
Kentsel süreçleri ve dinamikleri yeni bir akıllı perspektiften bakarak yeniden düşünebilmek için bilgi teknolojilerinin dönüştürücü gücü dikkate alındığında, dünyanın farklı yerlerindeki yeni şehirler tamamen akıllı bir yaklaşım ile ortaya çıktığı zaman şehir markalama yaklaşımının nasıl olacağına dair sorular akıllara gelmektedir. Bu anlık şehirlerin önde gelen örnekleri arasında Songdo IBD (Güney Kore), Masdar City (Abu Dhabi) ve Skolkovo (Rusya Federasyonu) bulunmaktadır. Bu şehirler mevcut kentsel dinamiklerin ve işlevlerin hâlihazırdaki durumuna meydan okumak amacıyla inşa edilmişlerdir. Teknolojinin bu şehirler özelindeki şehir planlama ve yönetme sürecinde oynadığı öncü rol sayesinde bu üç şehir yeni bir akıllı şehir yaklaşımı için yeni bir model ve geliştiricilerinin kullanıma soktuğu, teknoloji tabanlı yer markalama stratejileri için bir referans noktası haline gelmiştir.
Yine de bu üç kentsel projenin yapay doğası ve mekanik karakteri, şehirlerin birer hafıza, tarih, çelişki ve yaratıcı kendiliğindenlik yerleri olarak görenlerin yoğun eleştirilerine maruz kalmalarına neden olmuştur (18,19). Şehirler yüksek işlevli ve düşük tüketimli performans modelleri altında çalıştırılırken, her bir şehrin öncelikle en iyi bilimsel ve akademik yeteneklere uygun olarak yaratılan ütopyacı masumiyeti ve kapalı ortamı çeşitli bilim insanları ve uygulayıcılar arasında polemiğe neden olmaktadır. Örneğin Masdar’daki etrafı çevrili topluluk anlayışı, gerçek hayattan izole olması ve gerçek bir şehrin zenginliğine ve dokusuna sahip olmaması sorgulanmıştır (20). Diğer yandan yeşil tekno-ayrımcılık süreci ortaya konmuş (21), Masdar City’deki yeşil teknoloji yenilikleri gözden geçirilmiştir (21). Bazı araştırmacılar yeşil teknolojilere eşit erişim sağlayabilecek olan uygun araçların eksikliğini eleştirmektedir. Bu araçlar hâlihazırda yalnızca şehrin varlıklı sakinleri tarafından kullanılmakta olup erişim sağlandığında hem sosyal eşitlik hem de uzun vadede sosyal sürdürülebilirlik artışına yol açacaklardır. Bu noktada başka bir araştırmacı da Masdar City’nin kumdan kale doğasına dikkat çekmektedir; burada teknoloji odaklı sermaye akışı verimli bir biçimde gerçekleşirken, gerçek bir şehrin herhangi bir toplumsal boyutu söz konusu değildir (22).
Sonuç olarak; akıllı şehir uygulamalarına gereksinim gittikçe artmaktadır. Akıllı şehir girişimleri çeşitli biçim ve şekillerde yayılım gösterirken Songdo, Skolkovo ve Masdar gibi kurulan akıllı şehirlerin değerlendirilmesi, söz konusu münhasır ve teknoloji odaklı yerlerin ve sakinlerinin gerçek özünün ve temel etkenlerinin de sorgulanmasına neden olmuştur. Çünkü akıllı şehirler geçici olarak yüksek vasıflı sakinleri için çekici ortamlar olmak üzere oluşturulmuştur. Ancak söz konusu sakinler mekânın gerçek yurttaşları rolünü üstlenme iznine böylelikle sahip gözükmemektedir. Mekâna katılımları daima söz konusu şehirde bulunan iş ortağı konumundaki şirketlerden birindeki istihdam süresine tabi kalmaya mahkûmdur. Bu şehirlerdeki yurttaşların rolleri özellikle iletişim teknolojileri önderliğindeki kentselliğin teknolojik yetkilendirmesi açısından bilhassa önemli hale gelmektedir. Eğer bu şehirler gerçekten bilgi fazlasını teşvik eden ve dijital ayrım ile toplumsal eşitsizlik gibi konulara hitap eden en iyi kentsel pratiklerini paylaşan, hakikaten özgün ve canlı şehirler haline gelmeyi amaçlıyorlarsa, teknoloji ve beşeri sermaye boyutlarının uygun birleşimi bu şehirler için önemli bir güçlük teşkil edecektir.
KAYNAKLAR