Bizi Takip Edin

Makaleler

Bursa kent içi ulaşımda kabuk değiştiriyor

06.02.2012

Erdem SAKER
Bursa Büyükşehir Belediyesi Eski Başkanı
Sağlıklı Kentler Birliği Danışma Kurulu Üyesi

1940’lı yılların Bursa’sında, kent içi ulaşım atlı faytonlarla yapılırdı, kış aylarında faytonlar kızaklı olurdu, köylerden kent merkezine insan ve malzeme nakillerinde at arabaları kullanılırdı. Bu at arabası nakliyesinin bugün bıraktığı bir iz de var, kış aylarında lodos rüzgarının çok şiddetli estiği, özellikle İnegöl istikametinden gelen at arabalarına Kaplıkaya vadisinde kabus yaşattığı, arabaların rüzgarın hafiflemesi için vadinin doğu ucunda beklediği söylenir ve o bekleme yeri de, adı bugüne kadar uzanan Araba Yatağı olur, arabalar rüzgarın biraz hafiflemesini fırsat bulduklarında hızla vadiyi geçerler ve kendilerini güvende hissettikleri bir ulu çınarın altında dua ederler, oranın adı da bugünkü Duaçınarı olur. Kenti çevreye bağlayan ulaşım araçları,  Bursa-Mudanya arasındaki kömür lokomotifli tren (seyahat süresi 3,5 saat), Mudanya İstanbul arasındaki gene kömürlü Sus ve Marakas vapurları(seyahat süresi 6 saat) ve de İstanbul’a yük-sebze-meyve taşıyan siyah mavnalar(seyahat süresi tüm gece). Zaman içinde uzun burunlu belediye otobüsleri Heykel-Çekirge arasında çalışmaya başlar, Kamil Koç’un gene uzun burunlu otobüsleriyle Yalova’ya(3 saatte) ve de Ankara’ya(9 saatte) gidilir…

1960’lara gelindiğinde, İpek böcekçiliği-İpek üretimi-İpekli kumaş dokuma fabrikaları ile İpekiş ve Merinos’un temelini oluşturduğu dokuma sanayinin kabuğunun çatlamaya başladığı görülür, Bursa Organize Sanayi Bölgesi kurulur, tekstilin yanında otomotiv ve makine sanayi türleri hızla yerleşir ve gelişir. Bu gelişme 110binlerde olan kent nüfusunun da, sanayileşmenin çekim gücü paralelinde hız kazanan göçlerle patlamasına neden olur.

Bu patlama, önce göçerlerin ev bark edinme gereksinimleri karşılanamayan yerleşim alanlarında etkisini gösterir, arsa spekülatörlerinin uydurduğu ‘Hisseli Parselasyon’ yöntemiyle gecekondulaşmayı tarihi kentin tüm çevresine ve Bursa ovasına yayar. Kentin genelinde, bir yandan dar sokaklar, çıkmaz aralıklar oluşur, diğer yandan nüfus yoğunluğu yüksek bu yerleşim alanlarından fabrikaya/okula/kent merkezine/çarşıya/ gidiş gelişleri sağlayacak ulaşım sorunları katlanarak büyür, kent yönetimlerince işletilen ulaşım ağı yetersiz kalır. Tabii hemen, yerleşimi çözen ileri görüşlü(!) gruplar Minibüs/Dolmuş ağını, ‘Gecekondu Ulaşım Sistemi’ni devreye sokar ve de herkes halinden memnun görünür…

Bursa Belediyesi Büyükşehir statüsüne döndüğünde, ilk belediye başkanı Ekrem Barışık ve ekibi, bu hızlı ve fakat plansız kentleşme paralelinde gelişen çarpık ulaşım sistemine dur deme zamanının geldiğini görürler ve çözüm üretmek amacıyla, çağdaş kentlerde uygulanan ulaşım modellerini araştırmaya başlarlar. Ve bu araştırmalar onlara, raylı kent içi ulaşım modelini kent gündemine yerleştirtir. Ardından bu modele temel oluşturacak bir ulaşım fizibilite çalışması ODTÜ’ne yaptırılır(1987). Bu çalışma, aynı üniversitenin 1970’de, kentin içme/kullanma suyu gereksinimlerini, 2040 yılını hedef alarak planlanmasına temel teşkil edecek ‘Nüfus Projeksiyonu’ çalışmasında belirlenen nüfus büyüklükleri esas alınarak yapılır ve sonuçta böyle bir trendde büyüyen ve büyümeye devam edecek Bursa kentinin kent içi ulaşım sistemi ağının omurgasının ‘Hafif Raylı Sistem’ olacağı belirlenir.

1989/1994 döneminde, Büyükşehir Belediye Başkanı Teoman Özalp, bu fizibiliteyi temel alarak, 55km uzunluğundaki HRS ağının kati projesini yaptırır, ihale aşamasına getirir, 1994/1999 döneminde, Erdem Saker, kent merkezini doğuya ve batıya bağlayan toplam   22,5 km. uzunluğundaki hatların uygulama projelerini yaptırır, kredisini temin eder, ihale işlemlerini tamamlayarak inşaatı başlatır. Bu arada öğrenciler arasında açılan bir yarışma sonucunda sisteme BursaRay adı konur ve amblemi belirlenir. Bu dönemde ayrıca, uluslararası bir ihale ile BursaRay’ın devreye girmesiyle oluşacak kent içi ulaşım sisteminin işleme senaryolarının yer aldığı, ‘Ulaşım Planlaması’ hazırlanır.   1999/2004 döneminde Erdoğan Bilenser, inşaatı devam eden bu hatların 17,5 km’sini tamamlayarak hizmete açar. 2004/2009 döneminde Hikmet Şahin, doğu hattında eksik kalan 5km hattı tamamlatır ve 6,5km uzunluğundaki Uludağ Üniversitesi hattını ihale eder ve işe başlatır. 2009’da görevi devralan Recep Altepe, bir yandan projede yaptığı bir değişiklik ile ihale kapsamını 8,3km’ye çıkarır ve BursaRay’ın hem U.Ü.ne, hem de Emek’e ulaşmasını sağlar, diğer yandan da Araba Yatağında son bulan doğu hattının Kestel’e ulaşmasını sağlayacak 7,2km. uzunluğundaki hattın ihalesini yapar ve inşaata başlatır.

Sonuçta, ODTÜ’nin 1987’de çizdiği, Bursa kent içi ulaşım sisteminin omurgasını oluşturan 55km. uzunluğundaki hatların 30,8km.’si hizmete girer, 7,2km.’si de iki yıl içinde eklenir. Böylece 1998’de raylı sisteme ilk kazma vurulurken üzerine oturtulan temel ilke, ‘Kent merkezini, kentin yoğun yerleşimlerin bulunduğu doğu ve batı yönlerine bağlama’ ilkesi yaşam buluyor. Bu arada bu ilkenin önemli bir hançer yarası aldığının da altını çizmeden geçemeyeceğim. Şöyle ki, 1989/1994 döneminde yapılan kati projenin dayandığı yolcu büyüklükleri,  doğu hattının da iki adet olmasını öngörüyorken, 1999/2004 döneminde alınan bir kararla, inşaatı devam eden 1. Doğu hattı, ileriki yıllarda yapımı planlanan 2. Doğu hattıyla birleştirilmiştir. Bu uygulamanın acısı, ileriki yıllarda, Kestel’den itibaren kent merkezine doğru oluşacak yolcu büyüklüklerinin akıtılamamasında çekilecektir.

Kent içi ulaşımda çağdaş düzeni, hep beraber oluşturalım

Bursa kent içi ulaşımda, bugün dünyanın çağdaş kentlerinde uygulana gelen ulaşım sistemlerini uyarlamak için önümüzde hiçbir engel yok artık, deyim yerinde ise, süt-un-şeker hazır, Büyükşehir Belediyesi bunları kepçe kepçe kazana yerleştiriyor, helvayı pişirme zamanı geliyor, hem de içeriği 25 yıldır hazırlanan lezzetli helvayı…

İsterseniz önce kazana konanlara bir göz atalım; 30,8 km. BursaRay hattı ve üzerinde her 4 dakikada bir akan vagon dizileri,

Halen kepçenin içinde, kazana girmek üzere olan, 7,2 km. Kestel hattı,

Henüz kepçenin uzanmadığı, malzemelerinin tartıldığı, mutasavver Kent Meydanı-Heykel tramvay hattı,

Aktarmalarda indirim uygulanan BuKart bilet sistemi, örneğin Ataevler’de yeni hizmete sokulan besleme ringi ile BursaRay istasyonuna geç, BursaRay’la Şehreküstü’ne gel, 35/C’ye aktarma yap, heykele çık 160 krş.

90TL’na aylık BuKart al, bir ay boyunca toplu taşım sistemini, cebinden başka para çıkmadan, istediğin kadar kullanma imkânı,

2012 yılbaşından itibaren Kamu Kurum ve Kuruluşlarının personel servislerinin kaldırılması,

2012 yılbaşından itibaren üniversite servislerinin kaldırılması, dolmuşların taksiye çevrilmesi,

OSB fabrika servislerinin kaldırılması için firmalarla yapılan müzakereler, vb. Ancak helvanın lezzeti, öncelikle içeriğinin biraz daha zenginleştirilmesi ile ve de kazanın içinde konanların doğru karıştırılması ile artacak, gelin görün ki kepçe hem çok büyük, hem çok ağar, biz Bursalılar karıştırmada Belediye Başkanımıza yardımcı olmaz isek o muhteşem lezzeti yakalayamayız, haydi gelin kepçenin ucundan tutalım…

Nasıl mı?

Önce, işimize, çarşıya pazara, eşe dosta, vb. yerlere, genelde içinde tek başına olduğumuz özel arabamızla gitmekten vaz geçerek,

BursaRay ve ona bağlanan toplu taşım araçlarını ki bundan böyle bu gurubu ‘toplu taşım sistemi’ olarak adlandıracağım, aktarma yaparak kullanmayı öğrenerek, içimize sindirerek,

Bugün dünyanın çağdaş kentlerinde yaşayan, çağdaş kentlilerin,‘1,5 km.ye kadarki mesafeler için kullanacağım ulaşım aracı, benim ayaklarımdır’ tanımlamasını kabullenerek, çevremize de aşılayarak,

Yanımızda çalışanların, iş yerimize geliş gidişlerinde kullandığımız servis araçlarını iptal ederek, onların toplu taşım sistemini kullanmalarını planlayarak, uygulatarak,

Çocuklarımızın okullarına, servislerle değil, toplu taşım sistemi ile ulaşmalarını sağlayarak,

İşte burada biraz duraksıyoruz, zira kazana konması gerekli daha bir hayli eksik malzeme olduğunun farkına varıyoruz, bakın neler;

Tüm BursaRay istasyonlarına, o istasyonun besleme alanındaki yolcuları, düzenli aralarla aktaracak Besleme Ringlerinin oluşturulması,

Yoğun servis aracı kullanan okulların servis ringlerinin, kendilerine en yakın BursaRay istasyonunda kesilmesi,

BursaRay’ın ulaştığı noktalardan hala direk Heykel önüne çıkan otobüs hatlarının kaldırılması,

Dolmuşların kaldırılması, taksiye dönüştürülmesi,

Atatürk Caddesi altı-Hanlar Bölgesi-Kayhan-Reyhan Bölgeleri’nin yayalaştırılması, bu bölgelerde geceleri ve tatil günlerinde açık olan alış veriş-yemek-eğlence alanlarının oluşturulması, diğer bir deyimle anılan bölgeye, ‘Tarihi Alış Veriş Merkezi/TAVM’ işlerliği kazandırılması,

Özlüce-Altınşehir-Ertuğrulkent-Üniversite-Görükle Bölgesi’nde örnek bir ‘Yavaş Şehir’ oluşturulması, düzenli besleme ringleri-trafik lambalı bisiklet yolları-istasyonlarda ve toplu yaşam alanlarının önünde bisiklet otoparklarının oluşturulması, vb.

BursaRay ve Otobüs duraklarında, gelen araçların varış zamanını gösteren elektronik zaman ağının kurulması, vb.

Evet, gelin kentimizin tüm sivil toplum kuruluşları, tüm kurumları, biz Bursalılar ve de tüm belediyelerimiz, kol kola girelim, belki alışmada zorlanacağımız ve fakat alıştıktan sonra, ‘Ooh, dünya varmış’ diyerek içinde yaşayacağımız çağdaş düzene geçelim…

 

Bu Haberi Paylaşın