Bizi Takip Edin

Makaleler

Yeşil Kentler

28.09.2016

gokcer-okumus-fotograf

Gökçer OKUMUŞ – İ.T.Ü. Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlaması Bölümü Araştırma Görevlisi
Dünya son yıllarda küresel ısınma ve bunun getirdiği olumsuz hava ve iklim koşullarının tehdidi altındadır ve bu eğilimin önlem alınmadığı takdirde daha yıkıcı olarak sürmesi beklenmektedir. Küresel ısınmanın sebebi olarak ise kontrolsüz büyüme, sanayileşme, doğal çevre tahribatı ve yoğun kentleşme gösterilmektedir. Kentleşme hem nüfus artışı hem de aktiviteler açısından küresel ısınmanın en çok etkilediği alanlardır. Dünya üzerinde kentsel ve kırsal nüfusun dağılımı incelendiğinde kentlerin nüfusu son 50 yılda önemli oranda artmıştır ve kentsel nüfus 2008 yılında ilk kez kırsal alan nüfusunu geride bırakmıştır (UNDESA, 2010).

Buna karşın, kentlerin ve kentsel yaşamın getirdiği sorunlar karşısında yine kentler bir çözüm yolu olarak görülmektedir. 2006 yılındaki Birleşmiş Milletler Dünya Kent Forumu’nda devletler sürekli artan kentleşme ve getirdiği sosyal sorunlar ve çevre sorunlarının çözümü için sürdürülebilir kentleşme ve sürdürülebilir topluluk kavramlarını merkeze oturtmuşlardır (Beatley, 2012).

Literatürde, “Eko-kent”, “Sürdürülebilir kent”, “Kompakt kent” gibi bir çok farklı isim altında birbirine benzer alt başlıkları konu edinen “Yeşil kentler”, özünde, son 60 yıldır süregelen yoğun kentsel büyümeye karşın daha çevreci ve sürdürülebilir bir yaklaşım getirmeyi amaçlamaktadır (Breheny, 1992; Burton, Jenks, & Williams, 2003; Roseland, 1997).

Bu çerçevede yeşil kentler, doğal çevreyi ön plana çıkaran, yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanan, daha sürdürülebilir ve yaşam kalitesi yüksek yapılaşmış çevreler oluşturan, ekonomik olarak da çevreye saygılı üretim ve tüketim biçimlerini benimseyen, halkın refahını ve sağlığını koruyan ve geliştiren kentler olarak tanımlanmaktadır (Karlenzig, 2008).

Belirlenen bu hedeflere ulaşmak için bir çok yöntem ve politika geliştirilmektedir. Uygulama alanına yönelik geliştirilen yaklaşımlar aşağıda sıralanmaktadır;

  • Karma arazi kullanımı ve yoğunluk
  • Yeşil alanların arttırılması ve kentsel tarım
  • Yaya ulaşımı ve bisiklet kullanımının arttırılması
  • Yenilenebilir enerji kullanımı
  • Su tüketiminin azaltıması ve verimliliğinin arttırılması

Karma arazi kullanımı ve yoğunluk

Yeşil kentsel gelişimin sağlanmasındaki yöntemlerin başında kentlerde karma arazi kullanım yapısının benimsenmesi gelmektedir. Konut, ticaret, kentsel hizmet alanları, çalışma alanları gibi arazi kullanımlarının birbiri ile güçlü mekansal ilişkide bulunması gerekmektedir. Bu sayede arazi kullanımları arasındaki ulaşım talebi en aza indirilecek ve bu amaçla harcanan enerjiden tasarruf edilecektir. Aynı zamanda karma arazi kullanımı daha çeşitli ve hareketli kentsel çevrelerin oluşumunu sağlayarak daha güvenli bir kent ortaya çıkaracaktır.

Karma arazi kullanımı ile birlikte kentsel alanlarda yoğunluğun belli seviyelerin altında olmamasına, belli seviyelerin de üzerinde olmamasına dikkat edilmelidir. Jeolojik veya topoğrafik bir engel olmamasına rağmen düşük yoğunluklu yerleşme, kentlerde yayılmaya ve doğal alanların tahribatına neden olduğu gibi erişim mesafelerinin artmasına, dolayısıyla yüksek enerji tüketimi ve karbon salınımına neden olacaktır. Yeşil kent kavramı ile birlikte bu konuyu merkezine alan kompakt kent kavramı da günümüz kent planlama yazınında önemli yer tutmaktadır (Burgess, 2000; Burton, 2000; Hertwich & Peters, 2000; Jenks & Dempsey, 2005; Dempsey, 2010).

Yeşil alanların arttırılması ve kentsel tarım

Yeşil alanlar kentler için önemli doğal çevre bileşenleridir. Özellikle aktif yeşil alanlar kentsel alan dahilinde bir sistem oluşturmalı ve kentin asli unsuru olmalıdır.

Endüstriyelleşmiş tarım nedeniyle kentli insan topraktan uzaklaşmıştır ve besin ihtiyacını kentlerin oldukça uzağında kalan tarım alanlarından kente taşınan ürünler ile karşılar hale gelmiştir. Endüstriyelleşmenin bir diğer olumsuz tarafı ise insan sağlığına zararlı tarım ilaçlarının ve GDO’ların kullanımıdır. Bu olumsuzlukları bir ölçüde ortadan kaldırmak, kentli insanı yeniden toprak ile buluşturup tarımsal üretime katmak ve kentin aktif yeşil alanlarını arttırmak amacıyla kentsel tarım alanları oluşturulmaktadır. Bu alanlar özellikle orta ve düşük yoğunluklu konut bölgelerinde olabildiği gibi yüksek yoğunluklu alanlarda çatılarda da yer almaktadırlar.

Yaya ulaşımı ve bisiklet kullanımının arttırılması

Kentler 20. Yüzyılın başında tanıştığı otomobil ve lastik tekerlekli diğer araçların baskısı altında uzun yıllardır hem mekanlarını hem de doğal çevresini kaybetmektedir.  Otomobil hem çok tercih edilen hem de insanları kent çeperlerindeki evlerine götürebilen, hareket özgürlüğü sağlayan bir araçtır. Fakat kentlerde trafiğe dolayısıyla hareket kısıtına ve kullandığı fosil yakıtlar sebebiyle de karbon emisyonuna sebep olmaktadır. Tüm bu olumsuzluklara karşı son yıllarda hem kent planlamada ve yönetiminde hem de otomobil üreticilerinde olumlu gelişmeler olmaktadır. Üreticiler araçlarının tüketimini en aza indirmeye çalıştıkları gibi, temiz, alternatif ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmektedirler. Ancak planlama boyutuna bakıldığında otomobillerin çevreci olması yeterli olmamakta, yarattıkları sıkışıklığın, alan kaybının da önünde geçmek için toplu taşıma, bisiklet ve yaya erişiminin güçlendirilmesi gibi yaklaşımların benimsendiği ve bu yönde çalışmalar yapıldığı görülmektedir.

Bu yaklaşımlara paralel olarak yeşil kentlerde de ulaşımın önemli ölçüde yaya olarak, bisiklet ve toplu taşıma ile gerçekleştirilmesi beklenmektedir. Otomobillerin ise karbon emisyonu eşik değerleri ile kontrol edilerek düşük emisyonlulara izin verilmesi, araç paylaşım sistemlerinin geliştirilmesi gibi politikalarla kullanımının ve zararlarının azatılmasına çalışılmaktadır.

Yeşil kent prensiplerini benimsemiş bir çok kentte güçlü bir toplu taşıma ağı, bisiklet paylaşım sistemleri ve yaya erişiminin konforunu arttıran uygulamalara rastlamak mümkündür. Bisiklet paylaşım sistemlerine örnek olarak Paris ve Londra verilebilir. Londra’nın güncel planında sürdürülebilirlik çıkış noktası olmuştur ve bisiklet ile ulaşım önemli bir bileşendir. Hedef her Londralının 2 dakika yürüyüş mesafesinde bir bisiklet paylaşım istasyonuna ulaşabilmesi olarak belirlenmiştir (Beatley, 2012). Fiziki olarak bunu sağladıktan sonra kullanımı teşvik için çeşitli programlar uygulanmaktadır.

Yürüyüş de özel olarak ele alınması gereken temel bir ulaşım biçimi olarak yeşil kentlerin temel yaklaşımları arasındadır. Özellikle yaya erişimi bileşenleri olan yaya yolları, yayalaştırılmış yollar ve kaldırımların fiziki şartlarının iyileştirilerek yürümeyi teşvik edici uygulamalar yapılmaktadır.

Yenilenebilir enerji kullanımı

Yeşil kentlerin en önemli bileşenlerinden biri de enerji konusunda ortaya konan yaklaşımdır. Hem enerji üretiminde ve kullanılan araçların kaynağı olarak yenilenebilir enerji kaynakları tercih edilmektedir. Bu sayede hava kirliliği ve küresel ısınmanın nedeni olan karbon emisyonu azaltılmış ve hatta ortadan kaldırılmış olmaktadır.

Yenilenebilir enerji kaynakları arasında, güneş enerjisi, rüzgar enerjisi, jeotermal enerji ve hidrolojik enerji türleri bulunmaktadır. Bu yenilenebilir kaynaklar kullanılarak enerji üretimi kentsel alanlar dahilinde bireysel uygulamalar ile yapılabileceği gibi daha büyük boyutlarda enerji santrallerinde fakat kentsel alanlardan uzakta yapılabilmektedir. Bu kaynaklar arasında ön plana çıkacak kaynağın kentin bulunduğu coğrafyaya ve sahip olduğu kaynakların yoğunluğuna bağlı olarak değişimi söz konusudur. Örneğin Türkiye ele alındığında orta Anadolu ve güney bölgelerde güneş enerjisi ön plana çıkarken Ege ve Batı Marmara’da rüzgar enerjisi ön plana çıkmaktadır.

Enerji üretiminin yanında enerjinin yönetimi de önemlidir ve akıllı enerji otomasyon sistemleri tarafından kontrol edilmektedir. Bu sayede yüksek düzeyde verimlilik ve enerji tasarrufu sağlanmaktadır.

Ulaşım açısından da enerji kaynağı olarak yenilenebilir kaynaklar kullanılmaktadır. Toplu taşıma araçları elektrik ve biyogaz gibi kaynaklar ile çalışmaktadır.

Su tüketiminin azaltıması ve verimliliğinin arttırılması

Su kaynaklarının azalması ve kirlenmesi, nüfusun sürekli arttığı dünyada yaşam için en önemli bileşen olan suyun korunmasını gerekli kılmaktadır. Suyun korunması ve yeniden kullanılması için çeşitli yöntemler geliştirilmiştir. Özellikle yağmur suyu hasadı, arıtma yöntemleri ve su kullanımını azaltan yöntemler ve teknolojiler yeşil kentlerin önemli özelliklerindendir.

Yağmur suyu günümüzde, sert zemini, yani geçirimsiz alanları fazla olan kentsel alanlarda akıp giden ve toprağa süzülemeden kaybolan bir doğal su kaynağıdır. Bu önemli su kaynağının yer altı sularını beslemesinin sağlanması gerekmektedir. Aynı zamanda toplanıp, sulamada, ve diğer su kullanımı gerektiren alanlarda kullanımı sağlanmalıdır.

Arıtma yöntemleri de kullanılan suyun yeniden kullanımı, çıkan atıklardan enerji üretimi gibi uygulamalar için yeşil kentlerde kullanılması gereken yöntemlerdir. Tüm bunların yanında su kullanımını kontrol altına alan ve tasarrufu sağlayan akıllı sistemlerin de kullanılması gerekmektedir.

Sonuç

Kentlerimiz, yaşamak, üretmek ve diğer tüm yaşamsal faaliyetlerimizi sürdüreceğimiz mekanlar olarak yarattığı sorunların ortadan kaldırılması, sosyal, ekonomik ve çevresel olarak geliştirilmesi ve sürdürülebilmesi için de çözüm arayacağımız mekanlar olacaktır. Bu konuda çabalarken iyi örneklerin üzerine koyarak geliştirilmesi ve paylaşılması önemlidir.

Yeşil kentler kavramı gibi diğer sürdürülebilirlik temelli yaklaşımlar ile birlikte kenti kullananların da katılımını sağlayan yönetim yaklaşımları geliştirilmeli ve hayata geçirilmelidir. Teknolojik gelişmenin sağladığı fırsatları halkın etkin bir şekilde yönetime katılımı için ve aynı zamanda anlık enerji üretimi ve tüketimi, araç ve bisiklet paylaşım sistemleri gibi konularda da kullanmak gerekmektedir.

 

Kaynaklar

Beatley, T. (2012). Green cities of Europe: global lessons on green urbanism: Island Press.

Breheny, M. J. (1992). Sustainable development and urban form (Vol. 2): Pion London.

Burton, E., Jenks, M., & Williams, K. (2003). The compact city: a sustainable urban form? : Routledge.

Karlenzig, W. (2008). What makes today’s green city. In E. L. Birch (Ed.), Growing greener cities: urban sustainability in the twenty-first century University of Pennsylvania Press: Philadelphia, PA, USA.

Roseland, M. (1997). Dimensions of the eco-city. Cities, 14(4), 197-202.

United Nations. Department of Economic and Social Affairs. Population Division. (2010). World Urbanization Prospects: The 2009 Revision. UN.

Bu Haberi Paylaşın