Bizi Takip Edin

Makaleler

Kentsel Mekan Tasarımında Ekoloji

31.10.2019

Doç. Dr. Meltem ERDEM KAYA

İTÜ Mimarlık Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü

Bu yazı, 21.yy kentleri için kent kurgusunun önemli bir bileşeni olan kentsel açık mekanlara yönelik önemli bir kalite kriteri olarak değerlendirilmesi gereken ekolojik içerik ve tasarım ilişkisine odaklanmaktadır.

Günümüz kentlerinin en önemli sorunlarından birisi kentsel yaşantının süregeldiği kentsel kamusal açık mekanların kalitesidir. Kentsel açık mekanlar, fiziksel olarak kentsel doluluklar yani yapı birimleri tarafından kuşatılan, bu yapı birimlerinin sağladığı işlevlerle beslenen, kentlilerin bir araya gelip sosyal açıdan etkileşimde bulundukları, kent-doğa etkileşiminin farklı kanallarla ve farklı içeriklerle sağlandığı kentin nefes alan boşluklarıdır. Kentsel açık mekanlar metaforik bir yaklaşımla ele alındığında kentin yaşam bileşenlerini içeren açık hava odalarından ve bu odaları birbirine bağlayan koridorlardan oluşmaktadır. Spreiregen (1965)  bu benzeşimden hareketle kentsel mekanları harekete hizmet eden kanallar ve hareketi toplayan ve belirli aktiviteler için odaklar oluşturan rezervuarlardan oluştuğunu belirtmektedir. Söz konusu açık mekanlar kentsel kurgu içerisinde kendilerini kuşatan yapısal boşluklarla olan fiziksel ve bağlamsal ilişkileri ile kentsel yaşantı için ortam oluşturmaktadırlar. Kentin iskeletini tanımlayan doluluk ve boşluk ilişkisinin tamamlayıcı unsurları olan peyzaj unsurları ise söz konusu iskelette doluluklar ve boşlukları birbiri ile ilişkili hale getiren bir “ara katman” olarak rol oynamaktadır (Erdem, M. 2005). Söz konusu peyzaj unsurları, kentsel doluluklar ve boşluklarla olan etkileşim içerisinde olan, mekanların canlı, zengin, sürprizli ve çok katmanlı bir yapılanmaya sahip olmalarını sağlayan bir bağ doku görevi görmektedir.

Kentsel açık mekanların kalite kriterleri üzerine çok farklı görüşler olmakla birlikte genel olarak erişilebilirlik, mekanın çeşitli aktivitelere hizmet edebilecek işlevsel bir çeşitliliğe sahip olması,  mekanın dış mekan konfor koşullarına sahip olması, iyi bir imajının olması ve insanların birbiri ile sosyal etkileşime geçeceği ortamların sağlanması kaliteyi belirleyen etkenler arasında yer almaktadır (White, 2000, Uzgören ve Erdönmez, 2017). Nitekim açık mekanların kalitesi dış mekan aktivitelerinin gerçekleşme sıklığı arasında doğrudan bir ilişki vardır. Jan Gehl (2001) söz konusu dış mekan aktivitelerini genel bir sınıflandırma önerisi ile üç temel başlık altında toplamaktadır; zorunlu aktiviteler; tercihe bağlı aktiviteler; sosyal aktiviteler.  Bu kapsamda dış mekanın fiziksel niteliklerine bağlı olarak bu üç farklı aktivite tipinin gerçekleşme sıklığının değiştiğini belirtmektedir. Örneğin dış mekan kalitesinin düşük olduğu çevrelerde sadece zorunlu aktiviteler gerçekleşirken  (evden okula gitmek vb.) dış mekan kalitesinin yüksek olduğu çevreler davetkar olduğu için tercihe bağlı aktivitelerin gerçekleşme sıklığında ciddi bir artış gözlemlenmektedir. Kalite ve kullanım ilişkisinin bir başka boyutu da belki de 21. yy’ın kent kurgusu içerisinde gün geçtikçe daha da önem arz eden ekoloji boyutudur.

Kentsel mekan tasarımı ve ekoloji ilişkisi üzerine pek çok söylem mevcuttur. Özellikle küresel iklim döngülerinde gözlemlenen değişimler, hava, su ve toprak kirliliği, nüfus artışı ve doğal kaynaklar üzerindeki baskı ve diğer çevre problemleri gelecek için yaşam pratiklerini yeniden gözden geçirmemiz gereken bir dönemde olduğumuzu vurguluyor. Bu kapsamda ekoloji farklı ölçeklerde kentsel mekanın biçimlenmesinde öncü rol oynayan ve referans almamız gereken önemli bir bilim alanı olarak önem kazanıyor. Kent ve ekoloji ilişkisinde ise ilk paragrafta vurgulanan peyzaj unsurlarının rolü gerek mekânsal kurgunun oluşturulmasında gerekse ölçekler arası geçişlerin kurgulanması ve detaylandırılması aşamasında kritik bir hal almaktadır.

Kentsel açık mekanlar farklı ölçeklerde ve içeriklerde farklılaşan tipolojik yapılanmalara sahiptir. Söz konusu mekanlar farklı aktivite alanlarını birbirine bağlayan ve yaya ve araç hareketine olanak sağlayan lineer mekanlar veya meydan, plaza, oyun alanı, kamu bahçeleri, park, kıyı mekanları gibi konvansiyonel anlamda farklı işlevleri yerine getiren mekanlar olabileceği gibi günümüzde dinamik kent kurgusunun ürettiği, herhangi bir işlev yüklenmemiş, yapılar arasında sıkışıp kalan küçük ölçekli ara mekanlar, ulaşım sisteminin ürettiği atıl mekanları, lojistik alanlarının geniş arazilere yayılan tanımsız boşlukları, yapıların çatı yüzeyleri de bu sınıflandırmanın içine girebilmektedir. Bu mekanlar kent dokusu içerisinde belirli işlevleri yerine getirmek üzere mekânsal tasarımda tekil olarak ele alınabileceği gibi, birbirleri ile ilişkili bir şekilde ele alındığı takdirde kentin açık mekan sistemini oluşturmaktadırlar. Söz konusu sistemin bileşenleri olan açık mekanlar boyutlarına, içeriklerine ve konumlarına bağlı olarak ele alındığında ölçek bağlamında hiyerarşik bir çerçevede kentin yeşil altyapı sisteminin de belirleyici unsurları olmakta ve kentin ekolojik iskeletinin de ana kurgusunu oluşturmaktadırlar.

Kent dokusu içerisinde yer alan küçük ölçekli açık mekanlar ekolojik tasarım yaklaşımları ile ele alındığında kentin ekolojik bağlarını oluşturan sistemin en küçük elemanları olarak kümülatif bir etkiye sahip olacaklardır. Kentin iç boşlukları olarak ele alınabilecek olan kentsel açık mekanlara yönelik geliştirilecek olan tasarım yaklaşımlarında peyzaj unsurlarının kent dokusuna entegrasyonu yolu ile ekolojik, işlevsel ve sosyal açıdan çok işlevli bir yaklaşım sergilemesi günümüz kentleri için oldukça önem taşıyan bir strateji olarak ele alınabilir. Nitekim dünya üzerinde ekonomik ve sosyal yaşantıdaki değişimlerin kent peyzajını dönüştürme kapasitesine tanıklık eden kentlerde ekoloji kentin yeniden ıslah edilmesi ve yeniden canlandırılması adına önemli bir strateji olarak ele alınmaktadır. Bu kapsamda Amerika Birleşik Devletleri’nin Michigan eyaletinde yer alan ve söz konusu değişimleri dramatik seviyelerde yaşayan Detroit kenti iyi bir örnek olarak verilebilir. Gerek şehir yönetimi gerekse sivil inisiyatifler kent içinde terk edilen parsellere yönelik mikro ölçekli peyzaj temelli stratejiler ile kent ölçeğinde değişim ve dönüşüm sağlamaya çalışan projeler üretmektedir. Söz konusu projelerin temel motivasyonunu, inşa etmek fikrini boş parsellere yapı yapma eyleminden bağımsız düşünerek kent ölçeğinde kentsel yaşantıyı canlandırma, sosyal birlikteliği güçlendirme amaçları ile birlikte suyun, enerjinin, üretimin verimlilik ilkesi ile ele alındığı yeni bir kentsel peyzaj kurgusunu tüm kente yayılan bütüncül bir tavır ile ele alma çabası oluşturmaktadır (Greening Detroit,2019) . Başka bir deyişle kentin ekolojik altyapısı kentsel yaşantının da temel iyileştirici unsuru olarak ele alınmaktadır.

Bu yazı kapsamında kentsel kamusal mekan tasarımda izlenebilecek ekolojik tasarım taktikleri bir takım başlıklar üzerinden ele alınmıştır. Ekolojik tasarım en genel tanımı ile çevreye olan yıkıcı etkisini kendisini yaşayan sistemlere entegre ederek minimize eden tasarımlardır ( Van der Ryan & Cowen, 2007). Bir başka deyişle doğal ve kültürel süreçlere entegre ve adapte olabilen tasarımlardır ( Erdem Kaya, 2018) . Akılcı tasarım kentin sahip olduğu ekolojik süreçleri mekan örgütlenmesine dahil eden, sonuç üründen ziyade süreç üzerine vurgu yapan, yerel değerleri ön planda tutan katılımcı bir yaklaşıma sahiptir. Bu kapsamda yazıda kentsel açık mekan tasarımlarında insanı ve kent içerisinde yaşayan diğer canlıları dahil eden tasarımların bizlere sunduğu ekolojik tasarım taktiklerine yönelten kavramlar sunulmaktadır.

  • Geçirgenlik: Geçirgenlik kentsel açık mekan tasarımlarını yönlendirebilecek önemli bir ekolojik kavramdır. Geçirgenlik, mekanın kentsel akışları bloke etmemesi, katı sınırlara sahip olmaması ve kent yüzeyinin yer yer suyun toprağa ulaşmasını sağlayacak biçimden geçirgen olması fikridir. Bu kapsamda geçirgenlik, kentin ekolojik bir yüzey olarak biçimlenmesine yönelik kent içindeki doğal süreçleri gözeten bir yüzey stratejisi olarak ele alınmaktadır.

Zollhallen Plaza. Freiburg, Almanya. Yağmur suyu yönetimi ve kentsel mekan kavramını tasarımda bir arada ele alan proje kentsel yaşantıyı geçirgen bir kent yüzeyi üzerinden sağlama eğilimiyle öne çıkmaktadır. Kamusal mekan bir yandan kentliler için sosyal bir alan görevini görürken diğer yandan yüzeysel akış suyunu toprağa ileten boşluklar yolu ile ekolojik açıdan geçirgenlik sağlayan gözenekli bir yapı sunmaktadır (Görsel kaynak:Url1)

  • Çeşitlilik: Çeşitlilik doğal sistemlerin yapısında var olan en önemli ekolojik ilkelerden biridir. Nitekim doğa sürekli olarak heterojen bir yapı üretme eğilimindedir. Çeşitlilik kentsel mekan tasarımında farklı biçimlerde ele alınabilir. Sosyal aktivitelerin çeşitliliğinin yanı sıra ekolojiye referans veren tasarımlarda habitat çeşitliliğinin yaratılması önemli bir hedef olabilir. Farklı bitki türlerinin kent mekanına entegrasyonu yolu ile küçük ölçekli ekolojik nişlerin oluşturulması ve bu sayede kent içi biyolojik çeşitliliğin gelişimine fırsat tanınması önemlidir. Bu kapsamda kentin içerisinde bulunduğu coğrafi ve iklimsel koşullar çerçevesinde yerel bitki türlerinin kentsel açık mekan kullanımına dahil edilmesi, farklılaşan bitkisel katmanlarının kurguya katılmaları ve bu sayede farklı canlı türleri içinde yaşam alanlarının kent içinde yaratılması mümkün olabilecektir.

Lurie Garden. Millenium Park. Chicago. USA. Chicago kent merkezinde bir yer altı tren istasyonunun çatısında yer alan Millenium Park projesinin bir uzantısı olan Lurie Garden, kentsel içerikte yörenin doğal türlerinden oluşan ve mevsimlere göre farklılık gösteren görünümler yaratarak mekana dinamizm katan yaşayan bir ekolojik zon olarak tasarlanmıştır (Görsel Kaynak: Meltem Erdem Kaya, 2010)

Agora Bogota Project. Kentsel mekanda mikro ölçekli müdahaleler ile biyoçeşitlilik için cepler oluşturmak.( Görsel Kaynak: Url 2)

  • Akışkanlık- Bağlantısallık: Kentsel açık mekanların adım taşları olarak birbiri ile ilişkili ve bağlantılı olarak tasarlanması kesintisiz bir yaya sirkülasyonunun yanı sıra ekolojik bağlamda da madde, enerji ve kent içinde yaşayan organizmaların fiziksel olarak yer değiştirmelerine de olanak sağlayacaktır. Söz konusu durum ancak bileşenlerin fiziksel olarak birbirleri ile bağlantılı olması durumunda gerçekleşebilmektedir. Bu bağlantılı lineer koridorlar şeklinde her zaman doğrusal ve görünür olmayabilir. Kentsel mekanlar barındırdıkları vejetatif biokütle ve yüzey özellikleri ile adım taşları olarak bu bağlantısallığı sağlayan önemli bir role sahiptir.

Detoit açık mekan sistemi, yeşil ve mavi altyapı. The Detroit Future City Map. Büyük oranda işlevini yitirmiş atıl araziler ile karakterize olan Detroit kent merkezi ve yakın çevresi için önerilen mavi yeşil alt yapı projesi kent içindeki açık mekanları birbirleri ile hiyararşik ve işlevsel bağlamda ilişkili bir sistem olarak ele almayı öngörür. Bu kapsamda her biri farklı işlev kodlarına sahip mekan parçaları farklı kent programlarını ekolojik bir alt yapı ile birleştirmeyi hedefler. (Görsel Kaynak: Url 3)

  • Mikro-klimatik Niş: Küçük ölçekli yaya mekanları güneş, rüzgar, nem gibi fiziksel çevre verileri ile birlikte ele alındığında yaşayan birer mikroklimatik niş’e dönüşebilmektedirler. Söz konusu durum iklimsel konfor açısından sıkıntılı olabilecek yoğun kent dokusu içerisinde ele alındığında iklimsel parametreleri dahil eden küçük ölçekli tasarım detayları ile birlikte sağlanabilmektedir. Bu kapsamda kentin içinde bulunduğu coğrafi koşullar ve makro iklim karakteri dikkate alınarak mikro düzeyde ele alınabilecek tasarımlar ile dış mekan konfor koşulları açısından kullanıma uygun, enerji verimliliği sağlayan ve kentsel ısı adası etkisini azaltan uygulamalar bütüncül bir yaklaşımla ele alınabilir.

Mikro-klimatik Niş Örneği– Paley Park, New York. İki yapı arasında yer alan bu küçük ölçekli kent mekanında ağaçların oluşturduğu gölge etkisi, düşey yüzeylerde kullanılan bitki varlığı ve su duvarı yoğun kent dokusu içerisinde mikroklimatik açıdan konforlu bir ortam sunmaktadır (Görsel kaynak: Url 4)

Mikro-klimatik Niş Örneği Samir Kassir Meydanı, Beyrut, Lübnan. Meydanda yer alan iki ağacın oluşturduğu gölge etkisi ve suyun kentsel mekanda kullanımı mikro-klimatik olarak konforlu bir ortam oluşturmaktadır. (Görsel kaynak: Url 5)

  • Yereli Anlamak. Kentlerin sahip olduğu yerel ekolojik koşullar kentsel mekan tasarımında önemli bir kriter olarak öne çıkar. Özellikle söz konusu yöreye ait yerel bitki türlerinin ve yerel materyallerin ve kaynakların kullanımı ekolojik açıdan sürdürülebilir tasarımlar geliştirmenin önemli adımlarından birini oluşturur. Bu kapsamda çoğumuz için yabancı olan “kent doğası”nı anlamak, yöreye özgü kanaatkar türlerin tasarımla buluşmasını sağlamak,  kenti ve doğayı iki ayrı uç olarak ayrıştırmadan, kentin yerel ekosistemlerini kentsel aktivitelere ortam hazırlayacak şekilde programlamak ve kentsel yaşantıyı kente özgü bir ekolojik yapılanma ile desteklemek tasarımda önemli bir hedef olarak değerlendirilebilir.

 

The Highline.  New York. Yerden yükseltilmiş eski bir demiryolunun, üzerinde ekolojik komüniteleri barındıran bir açık mekan koridoruna dönüştürülmesini konu edinen projede yerden bağımsız bir strüktür üzerinde oluşturulan yaşayan katman bölgeyi karakterize eden yerel tür kullanımlarının zengin varyasyonlarını içermektedir. Bu şekli ile söz konusu strüktür bir yandan kendinden beklenen yapısal kullanımlara cevap verirken diğer yandan kent içinde yapılandırılmış bir ekolojik sistem önerisini entegre etmektedir. Toprak, su, bitki ilişkisi tasarımı biçimlendiren önemli bir ilkedir. (Görsel kaynak. Meltem Erdem Kaya 2010)

  • Sınır Etkisi: Doğada ekolojik değerin en önemli göstergelerinden birisi sınır etkisi kavramı ile öne çıkar. Sınır etkisi farklı ekosistemlerin birbiri ile nasıl birleştiğini, iki farklı karakter arasındaki fiziksel geçisin izlerini tanımlayan bir etkileşim bölgesidir. Bu kapsamda kentsel ortamda mekanların sınırları, sınırlayıcıların niteliği, neye sınır oluşturduğu tasarımda kurgulanması gereken önemli bir kriterdir. Kentsel mekanda ekolojik döngülerin ve süreçlerin sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi için farklı ekosistemlerin oluşturduğu sınırların esnek, geçirgen, farklı ara yüzler oluşturabilecek şekilde kurgulanması önem taşır.

Oriental Bay Projesi, Yeni Zellanda. Deniz ve kara arakesitinde oluşturulan kademeli geçişler zaman içerisinde suyun, sıcaklığın ve nem derecesindeki farklılıkların yarattığı ekolojik yüzey için kuytu mekanlar oluşturmaktadır. Tasarımın deniz ile birleştiği sınıra yönelik müdahale zaman içinde ekolojik bir katman üreten yaşayan habitatlara dönüşür.(Görsel kaynak.Url 6)

Sonuç…

Kentsel mekanların kentin ekolojik altyapısına olan katkıları yadsınamaz. Bu bağlamda söz konusu mekanların belirli kentsel işlevleri yerine getiren fiziksel yapısı ile birlikte ekolojik performansı günümüz kentleri için önemli bir kalite konusu olmakla birlikte uygun tasarım yöntemleri ile çözümlenemediği takdirde de önemli bir problem olarak karşımızda çıkmaktadır. Kent, başlı başına kendi iç dinamikleri ve döngüleri olan, sürekli olarak çevresi ile etkileşim içinde bulunan,  girdileri, süreçleri ve çıktıları olan ekolojik bir sistem olarak ele alındığında kentsel açık mekanların üstlendiği roller farklı bir boyut kazanmaktadır. Bu bağlamda kentsel mekanın kent ekolojisine katkı koyma biçimleri, suyu yönetme şekli, kent içinde diğer canlı varlıklara yaşam alanı sunma potansiyeli, ekolojik bağlantısallığı sağlama biçimleri, mikro-klimatik açıdan konforlu ortamlar yaratma kapasitesi ve kent içerisinde yer alan tüm bu bireysel mekanların bir arada oluşturduğu bütüncül etkinin detaylı bir şekilde düşünülmesi gerekmektedir.  Bu kapsamda da peyzaj unsurları, detay ölçeğinde materyal dilinden, sistem ve süreç ilişkisine, farklı ölçekler arasındaki geçişleri mekânsal çeşitlilik üretecek şekilde kurgulanmasına ve ekolojiyi kent bağlamı ile bir arada bütüncül bir bakışla ele alınması gereken bir katman olarak ele alındığı takdirde yaşam boyutu zengin çevrelerin yaratılabileceği gerçeğini de unutmamak gerekir.

 

Kaynaklar

Erdem, M. 2005. Değişen Çevre Koşulları ve Kentsel Yaşantı İçerisinde Peyzaj Unsurlarının Yeni Rolü- Ara Katman Yaklaşımı- İTÜ Fenbilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi

Erdem Kaya, M., 2018. Ekoloji ve Tasarım Arakesitinde, https://xxi.com.tr/i/ekoloji-ve-tasarim-arakesitinde

Gehl, J., 2001. Life Between Buildings, The Danish Architectural Press.

Greening Detoit, 2019.https://www.greeningdetroit.com/

Spreiregen, P., 1965. Urban Design: The Architecture of Towns and Cities, Mcgraw-Hill Inc

Uzgören, G., Erdönmez, M.E., 2017. Kamusal Açık Alanlarda Mekan Kalitesi ve Kentsel Mekan Aktiviteleri İlişkisi Üzerine Karşılaştırmalı Bir İnceleme, Megaron, 12(1), ss. 41-56.

Van Der Ryan, S., Cowen, S., 2007. Ecological Design. Island Press.

Whyte, W. H. (2000) “The Social Life Of Small Urban Spaces”, Common Ground? Readings and Reflections on Public Space, Ed.: A.M. Orum and Z.P. Neal (editors), New York, Routledge,

s.32-39.

Görsel Kaynaklar

Url 1- http://www.landezine.com/index.php/2015/04/flood-zone-on-public-plaza-design-atelier-dreiseitl-landscape-architecture/)

Url 2- : https://www.thenatureofcities.com/2018/10/05/landscape-architect-interpret-word-biodiversity-meaning-find-expression-design/

Url 3- https://detroitography.com/2013/10/04/detroit-blue-green-open-space-map/

Url 4- https://www.totallandscapecare.com/landscaping-blog/paley-park/

Url 5- https://www.akdn.org/architecture/project/samir-kassir-square

Url6-  https://architectureworkshop.co.nz/projects/oriental-bay-enhancement-wellington-2003/

Bu Haberi Paylaşın