Prof. Dr. Adnan KAPLAN
Ege Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü
Doç. Dr. Koray VELİBEYOĞLU
İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Şehir ve Bölge Planlama Bölümü
Giriş
Kentsel su kaynaklarımız hızlı ve plansız kentleşme sonucunda pek çok sorun ve tehditle karşı karşıyadır. Özellikle yeraltı su kaynakları üzerinde yapılaşmanın ve iklim değişikliği etkilerinin yaşandığı ülkemizde su yönetimi önemli bir konu haline gelmektedir. Son yıllarda su kaynaklarının korunmasına yönelik sürdürülebilir yaklaşımlara, kentsel sulak alanların ve akarsu koridorlarının planlanmasına ve projelendirilmesine yönelik yeni ve umut verici çalışmalara rağmen bütüncül çözümler üretilemediği görülmektedir.
Bu çalışmada, İzmir İli’nden kırsal ve kentsel karakterde seçilen iki farklı örnekte; makrodan mikroya kadar üretilebilecek çözümlerin çok ölçekli ve çok boyutlu bir yaklaşımla akarsu havzalarının merkezde olduğu bir dönüşümü nasıl sağlayabileceği tartışılacaktır.
Akarsu Havzalarının Sürdürülebilir Planlaması
Ülkemizde hidroloji esaslı 25 akarsu havzası bulunmaktadır. Akarsu esaslı havza koruma ve yönetim planları olmasına rağmen planlamada havza sınırlarının dikkate alınması düşüncesi ancak 2016’da tamamlanan Yeşilırmak Havzası (Amasya, Samsun, Tokat ve Çorum illerini kapsayan) Peyzaj Atlası ile başlatılabilmiştir. Bu proje ile özellikle çevre düzeni planları gibi üst ölçekli fiziki planlarla bütünleşmenin nasıl sağlanabileceği konusunda ekolojik temelli çeşitli altlıklar oluşturulmuştur (Demirel ve Velibeyoğlu, 2017).
İzmir’deki genel duruma bakıldığında; il sınırları içindeki üç nehir havzasından Kuzey Ege Havzası (Bakırçay) ve Gediz Havzası’nın aşağı bölümü ve Küçük Menderes Havzası’nın tamamı yer almaktadır. Sektörel su kullanımları açısından ise en çok su tahsisi tarım sektöründe iken hane halkı ve sanayi bunu takip etmektedir (Şekil 1). Dünya ve Türkiye ortalaması ile İzmir’deki durum benzerlik göstermektedir. Kırsalda ana sektör olan tarım suyun yaklaşık %70’ini kullanmaktadır (WWF-Türkiye 2014, UN-Water 2015).
Şekil 1. İzmir’deki Havzaların Genel Nüfus Özellikleri ve Sektörel Su Kullanım Dağılımı (Kaynak: Velibeyoğlu ve ark., 2017)
Kırsalda havza sınırlarını dikkate alarak 2013-2016 yılları arasında yapılan yerel kalkınma çalışmalarından Gediz Havzası’nın İzmir il sınırları içinde kalan Menemen Ovası üzerindeki etkisi burada örneklenecektir. Bu bölgede yerel kalkınmaya yönelik geliştirilecek tüm stratejilerin bu realite etrafında teşkil etmesi gerektiğine yönelik analizler gösterilmektedir.
Menemen Ovası İzmir nüfusunu besleyen önemli bir tarım havzası olması yanında yeraltı su kaynakları konusunda büyük kırılganlığa sahiptir. İzmir’in içme suyunun %60’ı yeraltı suyu kuyularından karşılanmaktadır. Toplam yeraltı suyu potansiyelinin %19’u ise İzmir Gediz Havzası sınırları içinde bulunmaktadır (Murathan, 2015).
İzmir Gediz Havzası sınırlarındaki yerleşimlerin sularının (içme, sulama, sanayi vb.) yaklaşık %80’i yeraltı sularından sağlanmaktadır. Bu maksatla havzada çok sayıda sulama ve içme suyu sondaj kuyusu açılmıştır. Kırsal kesimde suyun önemli bir kısmı bu kuyulardan sağlanmaktadır. Menemen İlçesi merkez, merkeze bağlı olan ve Gediz Havzası içerisinde kalan toplam 29 yerleşimde 1374 adet kuyu tespit edilmiştir. Bu kuyulardan içme suyu sağlayan noktalar dikkate alınarak çatışma analizleri üretilmiştir. Yapılan analizlere göre; hem Menemen Ovası’nda hem de yerleşim yerinde bulunan kuyular risk altındadır. Özellikle yerleşim alanlarındaki risk son derece yüksektir. Kuyuların %90’ı tarım arazilerindedir. Bu kuyular tarımsal aktivitelerin yoğunluğu nedeniyle risk altındadır. Yeraltı suyu (YAS) yönetmeliğine (2012) göre, içme suyu kuyularına 50 metreden daha yakın mesafelerde hiçbir yapıya, katı ve sıvı atık boşaltımına ve geçişe izin verilmemektedir. Bu tedbiri uygulayabilmek için yeraltı suyu kaynağının 50 metre çevresinin dikenli tel ile çevrili olması gerekmektedir. Yapılan incelemede, yönetmeliklerde belirtilen 50 m zonlar oluşturulsa bile alandaki içme suyu kaynaklarına yönelik risk giderilememektedir. Zonların 300 m olması durumunda bile riskin azalmayacağı görülmekte ve çatışma derecesinin çok yüksek olduğu anlaşılmaktadır (İzmir Büyükşehir Belediyesi, 2015) (Şekil 2).
Şekil 2. Menemen ovasında yeraltı su rezervi ile diğer arazi kullanımların çatışma derecesi (Kaynak: Velibeyoğlu ve ark., 2015)
Menemen örneği sektörel su kullanımının yerel ekosisteme ne kadar önemli etkileri olduğunu ve kırılganlığını yükselttiğini göstermektedir. “Su-Enerji-Gıda Bağı” adı altında çok yönlü ve çok boyutlu araştırmalar yürütülmekte, yerel kalkınma perspektifi eşit ve sürdürülebilir gelişimi sağlamak için bu üçlü arasındaki ilişkilerin eş zamanlı yönetilmesini gerektirmektedir (UNECE, 2015). Yapılan tüm çalışmaların bu bağı kurma ve üretme anlamında ele alınmasına ihtiyaç vardır. Menemen’in içinde bulunduğu İzmir İli Gediz-Bakırçay Havzalarında yenilenebilir enerjiden yararlanma potansiyeli yüksektir ve su-enerji bağı kurulmalıdır. Aynı şekilde, su-gıda bağını geliştirmek, su verimliliği ve iklim-duyarlı tarım ile sürdürülebilir hale getirmek kırılganlık seviyelerini azaltacaktır. Bu yönde İzmir Büyükşehir Belediyesi desteğiyle yapılan “İzmir Gediz Bakırçay Havzaları Sürdürülebilir Kalkınma ve Yaşam Stratejisi” (İzmir Büyükşehir Belediyesi, 2015) çerçevesinde pek çok çözüm önerilmiştir. Bir sonraki bölümde kırsalda içme suyu havzalarında başlayan yeni nesil yaklaşımların kent içinde sürekliliğini sağlamaya yönelik deneyimler paylaşılacaktır.
Mikro-Havza Esaslı Planlama ve Kentsel Tasarım Yaklaşımı
Kentlerin ekosistem fonksiyonlarını dengeli ve sağlıklı şekilde sürdürebilmesi, kentleri ekosistem algısıyla ele alan planlama ve tasarım pratikleriyle mümkün olmaktadır. Ülkemizdeki kentsel alanların daha da genişleyeceği göz önünde bulundurulduğunda; kentlerin sürdürülebilirliği için su döngüsünü oluşturan sistemler günümüzün değişken ve kırılgan kent ortamında “kritik altyapılar” olarak öne çıkacaktır. Bu anlamda kent içi dere sistemleri ve onların oluşturduğu mikro havzalar; rekreasyonel ve kültürel faydalarının yanı sıra kendi içerisinde birer habitat barındırmaları, yağmur ve yeryüzü sularını depolamaları, iklimsel açıdan sürdürülebilir ortamlar yaratmaları, flora ve faunaya destek vermeleri açısından “resiliens” (dayanıklı/dirençli + esnek + adaptif + kendi kendini iyileştiren) kentler yaratmak için önemli birer bileşendir (Türk, Sert ve Tunçay, 2017).
Kentin iklim değişikliği etkilerine karşı direncini, esnekliğini ve değerini arttırmak için planlama ve tasarım ortamıyla suyun yönetimini entegre eden su odaklı şehir yaklaşımları (Van Hattum et al., 2016) IWA (Uluslararası Su Teşkilatı) tarafından gündeme getirilmektedir.
IWA ilkelerini içeren ve mikro havzayı bir planlama ve tasarım problemi olarak yeniden düşünmeyi ve bu yolla iyileştirmeyi hedefleyen bir yaklaşıma; 2016-2017 eğitim-öğretim yılı bahar döneminde Urban Design Studio (UD 502; İYTE Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Şehir Tasarımı Programı) ve Peyzaj Planlama ve Tasarım Stüdyosu (PPTS 548; Ege Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Peyzaj Mimarlığı Anabilim Dalı)’nun birlikte yürütüldüğü lisansüstü bütünleşik proje stüdyosunda (Bornova Çayı mikro havzası proje stüdyosu) yer verilmiştir. Bornova Çayı mikro havzasını, İzmir Körfezi’ne dökülen 20 alt/mikro havza ve bunları oluşturan dereler ağından biri oluşturmaktadır (Şekil 3 ve 4). Stüdyo çalışması kapsamında kentsel yerleşimlerin içinde bulunduğu (mikro) havza ya da bölge peyzajıyla olan ekolojik, fiziksel, sosyo-kültürel ve ekonomik ilişkileri ele alınmıştır.
“Su odaklı kentsel tasarım” projesinde kentin su döngüsünü koruma ve yönetme ile tasarımı bütünleştirmek amaçlanmıştır. Bu başlık altında; rejeneratif (kendi kendini yenileyen) su hizmetleri sağlama, sel/su baskını riskini azaltma yolunda kentsel mekanları tasarlama, kentin su varlığı temel alınarak yaşanabilirliğini arttırma, çevresel olumsuz etkileri azaltmak için kentsel kullanımları/hizmetleri yenileme ve yeni duruma adapte olma gibi örnekler geliştirilmiştir (Kaplan ve Velibeyoğlu, 2017).
Yüksek yoğunluklu ve çok katlı gelişen yapılı çevrenin hakim olduğu Bornova Çayı mikro havzasında önemli yeraltı suyu kaynakları bulunmaktadır. Bornova Çayı ve civarındaki su kaynaklarını kapsayan bir çalışmada (Bkz. Baba ve Yazdani, 2017) alanın 1950’lere kadar tarımsal amaçlı kullanıldığı, bu tarihten itibaren hızla kentleşmeye başladığı ve 2030 yılında kentsel yerleşik alanın %71’in üzerinde olacağı öngörülmektedir (Şekil 5). Geçirgen yüzeylerinin çoğunu kaybeden ve yüzey suyu akışı ile yeraltı suyu bağlantısı büyük ölçüde kesilen mikro havzada 1920’li yıllarda %27 olan yeraltı suyundan yararlanma oranı 2030 yılında %1 seviyesine gerileyecektir. Dolayısıyla, öncelikle yüzey ve yeraltı sularına yönelik değişen su rejimini analiz eden ve modelleyen çalışmalara ihtiyaç bulunmaktadır (Baba ve Yazdani, 2017). Bunun dışında, mikro havzasının su-odaklı yeniden dönüşümü üzerinde de düşünülmesi gerekmektedir. Proje stüdyosu bu tür çözümlerin neler olabileceği üzerine odaklanmıştır.
Şekil 3. İzmir Körfezi Mikro Havza ve Dereler Sistemi (Bornova Çayı alt/mikro havzası 10 no’lu bölümdedir; şekil İZSU web sayfasından alınmıştır)
Şekil 4. Bornova Çayı mikro havzası (kırmızı renkle sınırlı) (Karadaş, 2012)
Şekil 5. Bornova Ovası ve yakın çevresinde kentsel gelişimin etkisi (Baba ve Yazdani, 2017)
Proje stüdyosu sürecinde su odaklı şehirler yaklaşımı ile uyumlu olarak geliştirilen 3 grubun çözüm önerileri aşağıda özetlenmektedir (Tablo 1) (Şekil 6) (Kaplan ve Velibeyoğlu, 2017).
Tablo 1. Su odaklı kentsel planlama ve tasarım çözümleri
Proje Çalışması | Temel Yaklaşım |
Kentsel Yamalar | Mikro havzada tahrip olan bölge-kent sürekliliğinin yamalar/arayüzler sayesinde ve farklı ortamlarda sağlanmaya çalışılmasına odaklanmıştır. Su sistemi boyunca kentsel yamaların dengeleyici ve iyileştirici etkisi yaygınlaştırılmaktadır. |
Su döngüsünü yeniden düşünmek | Çok yönlü sorunlara maruz kalan Bornova Çayı’nda su döngüsü, depolanması, arıtılması ve kullanımı belirli bölgelerde/noktalarda tasarım müdahaleleriyle iyileştirilmektedir. Dere sisteminde sorun olarak belirlenen yerlerde suyu depolama, yatağına toplama, temizleme ve kullanma yolunda operasyonel çözümlerin zaman ve süreç yönelimli işletilmesi hedeflenmiştir. |
Su kıyısı koridoru oluşturmak | Su kıyısı koridoru “doğa-kent” sürekliliğini sağlamak üzere, Bornova Çayı boyunca ve çevresinde sınırlar ile patika yol sistemi bağlantısını kurmakta, bu bağlantı üzerinde altyapı, doğa restorasyonu, gecekondu bölgelerinin yenilenmesi, kent ekosistemini iyileştirme, tarihi yerlerin yeniden kazanılması gibi çözümler üretmektedir. |
Şekil 6. Su döngüsü üzerinden mikro havzanın ele alınması (Hüseyin Öztürk ve ark. çalışması)
Sonuç
Bu çalışmada İzmir ili sınırları içinde içme suyu havzalarında ve kent içi akarsu sistemlerinde su döngüsünün stratejik planlamadan kentsel tasarım çözümlerine kadar çok boyutlu ve çok katmanlı çözümler gerektirdiği ve çoğul düşünme pratiğinin sorun çözümünde ne kadar önem taşıdığı örneklenmiştir. Ele alınan kırsal ve kentsel nitelikli çalışmalardan hareketle; su odaklı sağlıklı planlama ve tasarım çözümleri için öneriler aşağıda maddeler halinde özetlenmiştir.
Kaynakça
Baba, A. ve Yazdani, H. (2017). Effect of Urbanization on Groundwater Resources of İzmir City, 4th International Water Congress, 2-4 November 2017, İzmir.
Demirel, Ö. ve Velibeyoğlu, K. (2017). Yeni Kentsel Gündem: Çevresel Sürdürülebilirlik, Türkiye Peyzajları II. Ulusal Konferansı, 20-21 Kasım 2017, İTÜ Taşkışla Kampüsü-İstanbul.
İzmir Büyükşehir Belediyesi (2015). İzmir Gediz-Bakırçay Havzası Sürdürülebilir Kalkınma Stratejisi, Proje Yöneticisi: Koray Velibeyoğlu, Proje Ekibi: Semahat Özdemir, Alper Baba, Zeynep Durmuş Arsan, Hamidreza Yazdani, H.Engin Duran, Adnan Kaplan, Murat Boyacı, Yusuf Kurucu, Nurdan Erdoğan, Özlem Yıldız, İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir.
İZSU (2017). İzmir Körfezi Dereler Haritası, http://www.izsu.gov.tr/Pages/standartPage.aspx?id=205
Kaplan, A. ve Velibeyoğlu, K. (2017). Water-Based Planning and Urban Design Experience: Case of Bornova Stream Micro Basin, 4th International Water Congress, 2-4 November 2017, İzmir.
Karadaş, A. (2012). Bornova Ovası ve çevresinin fiziki coğrafyası. Yayınlanmamış Doktora Tezi, Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Coğrafya Anabilim Dalı, İzmir.
Murathan, A., 2015. İzmir kenti içme ve endüstri sürdürülebilir yeraltısuyu yönetimi sorunlar ve çözüm önerileri, Jeoloji Mühendisleri Odası, İzmir Şubesi yayını, sy. 1-70.
Türk, A., Sert, E. ve Eşbah Tunçay, H. (2017). Kentsel Drenaj Politikaları, Türkiye Peyzajları II. Ulusal Konferansı, 20-21 Kasım 2017, İTÜ Taşkışla Kampüsü-İstanbul.
UNECE (2015). Reconciling resource uses in transboundary basins: assessment of the water-food-energy-ecosystems nexus, United Nations Economic Commission for Europe, New York and Geneva.
UN-Water (2015). The United Nations World Water Development Report 2015: Water for a Sustainable World, UNESCO, Paris.
Van Hattum, T., Blauw, M., Jensen, M.B., De Bruin, K. (2016). Towards water smart cities. Wageningen Environmental Research (Alterra), Report No: 2787, Wageningen.
Velibeyoglu, K., Yazdani, H. ve Baba, A. (2017). Groundwater in local development strategies: case of Izmir, Water Science and Technology: Water Supply, ws2017199; DOI: 10.2166/ws.2017.199.
WWF-Türkiye (2014). Türkiye’nin Su Riskleri Raporu, Yazarlar: Doç. Dr. Ayşe Uyduranoğlu Öktem ve Ayça Aksoy, WWF-Türkiye, İstanbul.