Bizi Takip Edin

Makaleler

Türkiye’deki Kentsel Açık Ve Yeşil Alanların Yeşil Altyapı Sistemlerinin Geliştirilmesi Temelinde Değerlendirilmesi

05.01.2021

Doç. Dr. Aybike Ayfer KARADAĞ

Düzce Üniversitesi Orman Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü

 

Doç. Dr. A. Esra CENGİZ

Çanakkale 18 Mart Üniversitesi, Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü

 

Doç. Dr. Demet DEMİROĞLU

Kilis 7 Aralık Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu

Peyzaj Mimari Hayriye TUNÇ

Düzce Üniversitesi Orman Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü

 

Yeşil Altyapı Sistemleri

Yeşil altyapı, ekolojik, sosyal ve çevresel sorunlara karşı çözüm alternatifleri sunan, sürdürülebilir alan kullanımı kapsamında kullanılan stratejik bir yaklaşımdır (Wilker ve ark., 2016). Bu yaklaşım aslında sürdürülebilir kentlerin omurgasını tanımlamaktadır.

Yeşil altyapı planlamasının tarihi, 19. yüzyıla dayanmaktadır. 1800’lü yılların ortasında Frederick Law Olmsted, Kuzey Amerika’da New York ve Boston kentlerindeki peyzaj projelerinde, farklı kesimlerdeki insanlara hizmet sunan parklarda, çok amaçlı ve fonksiyonel yeşil alanlar oluşturmak için bu alanları birbirleriyle birleştirmeyi hedeflemiştir. Bu kapsamda sadece insanların etkileşimi ve rekreasyon kullanımı değil, aynı zamanda doğal servislerin sürdürebilirliğini de projelerine yansıtmıştır (Benedict ve McMahon, 2012). Charles Little, Olmsted’in bu düşünceleri ve projelerine dayanarak, 130 yıl önce yeşil altyapı kavramının doğduğunu vurgulamıştır. Olmsted’in yanı sıra Kuzey Amerika’daki birçok yazarda, yazıları ile bu süreçte etkin bir rol oynamıştır. Bunlardan, Anne Spirn (1988) kentsel yapı ve peyzaj ile ilgili yazılarında, doğal ve yeşil alanların birbirleriyle bağlantılı olmalarının gerekliliğini vurgulamıştır (Shakouri, 2016). Benedict (2002), yeşil altyapının ortaya çıkışını; parklar arasında bağlantılar oluşturarak insanlara yarar sağlama ve doğal sistemler arasında gereken bağlantıyı oluşturarak biyolojik çeşitliliğin sürdürülebilirliğini sağlama fikrine bağlamaktadır. Ayrıca 1970’li yıllarda Amerika Birleşik Devletleri’ndeki açık alanların kaybı ülke ölçeğinde belirgin hale gelmeye başlayınca, korumaya yönelik planlama çalışmaları ile yeşil yol kavramı önem kazanmıştır. Bu durum, farklı niteliklerdeki açık ve yeşil alanların ilişkilendirilerek bir sistem oluşturulmasını sağlamıştır (Arslan ve ark., 2004). Böylelikle yeşil alt yapı sistemlerinin temeli atılmış ve sistemin temel parçaları olan “yeşil yol, yeşil kuşak, yeşil koridorlar” oluşturulmuştur (Tokuş ve Eşbah, 2010).

Yeşil altyapı kavramı ilk kez 1994’de, Florida yerel yöneticileri tarafından, arazi koruma stratejilerinde, doğal ve ekolojik sistemlerin önemini vurgulamak için kullanmıştır (Shakouri, 2006). Ancak kavram ilk defa,1999’da Amerika Birleşik Devletleri Tarım Bakanlığı (USDA) önderliğindeki yeşil altyapı çalışma grubu tarafından, “toplumlar ve insanlık için sağlıklı ve nitelikli bir yaşam sağlamak adına tüm doğal alanları, su yolu ağları, sulak alanlar, ormanlık alanlar,  yaban  hayatı  habitatları,  yeşilyollar, parklar, işlenen araziler, çiftlikler ve ormanlar, vahşi ve doğal türleri barındıran, doğal ekolojik süreçleri devam ettiren, su ve hava kaynaklarını sağlayan bir bütün” olarak tanımlanmıştır (Benedict ve McMahon, 2002). Günümüzde yeşil altyapı, sağladığı yararlar temelinde pek çok tanıma sahiptir. Bu tanımlar; biyolojik çeşitliliğin önemi, doğa korumaya katkı, ekosistem hizmetleri sağlaması, rekreasyona ve yaşam kalitesini etkilemesi, peyzaj yönetimi açısından önemli bir planlama aracı olması, doğa koruma için stratejik bir yaklaşım olması temelinde çeşitlenmektedir (Naumann ve ark., 2011). Bu bağlamda günümüzde en genel tanımıyla yeşil altyapı, “ekosistem değerlerini ve işlevlerini koruyan, ekosistem hizmetlerini sunmak için tasarlanan ve yönetilen, birbirleriyle bağlantılı doğal, yarı-doğal ve kültürel alanların oluşturduğu yeşil alan ağıdır” (Avrupa Komisyonu Bildirimi, 2013).Kentlerde ekosistem hizmetleri, doğa ve insanlar tarafından kısmen ortak bir şekilde üretilen yeşil altyapı sayesinde sağlanır (Tülek ve Ersoy Mirici, 2019). Ayrıca son yıllarda sürdürülebilir alan kullanımında dünyada yaygın olarak kullanılmaya başlanmış olan yeşil altyapı; “ekolojik, sosyal ve çevresel sorunlara karşı çözüm alternatifleri sunabilecek stratejik bir planlama yaklaşımı” olarak da kabul edilmektedir (Wilker ve ark., 2016).Yeşil altyapının dahil edildiği bu doğrultuda arazi kullanım planları; kent alanındaki ekosistem hizmetlerinin sağlanması, yenilenmesi ve bakımından önemli bir rol oynamaktadır (Tülek ve Ersoy Mirici, 2019).

Yeşil alt yapı sistemleri, çeşitli bileşenlerden oluşmaktadır. Ahern (2007) kentsel yeşil altyapı sistemi bileşenlerini “kentsel leke, kentsel koridor ve kentsel matris” olmak üzere üç ana başlık altında sınıflandırmıştır. Bu bağlamda kentsel lekeler; parklar, spor alanları, sulak alanlar, kentsel tarım alanları, mezarlıklar, kampüsler, diğer açık ve yeşil alanlardır. Kentsel koridorlar; akarsular, kanallar, drenaj yolları, su yolları, yollar, enerji nakil hatlarıdır. Kentsel matrisler ise yerleşim alanları, endüstriyel alanlar, ticari merkezler ve altyapı alanlarıdır. Benedict ve McMahon (2012)’a göre yeşil altyapının temel bileşenleri, merkezler (çekirdek/leke), bağlantılar (koridorlar) ve matrislerdir. Çekirdekler, biyolojik çeşitlilik açısından diğer yeşil altyapı bileşenlerinden daha zengin olan doğal ve kültürel alanlardır. Koridorlar, bitki, insan, hayvan hareketine izin veren doğrusal hatlardır. Matrisler, çekirdek ve koridorlar arasında bağlantı sağlayan ve onlardan farklı olan peyzaj bileşenleridir. Matrislerde yüksek derecede bağlantı vardır ve homojen bir toprak örtüsüne sahiptirler

Yeşil altyapı sistemleri, kentsel ve kırsal peyzajlardaki açık ve yeşil alanların ekosistem hizmetleri kapsamında birbirleri ile olan ilişkisini (bağlantısını) ortaya koyan ekolojik bir ağdır. Sistem kıtasal, ulusal, bölgesel ve yerel ölçeklerde planlanmaktadır. Bunun yanı sıra ekolojik fonksiyonları sağlama, ekosistem servislerini koruma, biyolojik çeşitliliğin sürdürülebilirliği, rekreasyonel olanaklar sağlama, vd. çok işlevsel bir yapıya sahiptir. Ayrıca yeşil altyapı sistemi, farklı işlevler (rekreasyon, biyolojik çeşitlilik, mikroklima, yağmursuyu yönetimi, vb.), doğal drenaj deseni, farklı peyzaj tipleri arasında da bağlantı kurmaktadır. Yeşil altyapı sistemleri, kentsel gelişim ve doğa koruma arasında stratejik olarak planlanmış bir entegrasyon sağlamaktadır (Benedict ve McMahon, 2006; Wickham ve ark., 201; Niemelä ve Breuste, 2011; Pauleit ve ark., 2011; Yazgı ve Yılmaz 2016). Bu bağlamda parçacıl alanlar planlamaktan çok, bir ağ planlamasıdır. Aynı zamanda yeşil altyapı sistemi, kenti yönetenlere de doğal kaynakları entegre bir şekilde yönetmeyi sağlayan akıllı bir sistem sunmaktadır (Atmış, 2016). Bu bilgiler ışığında yeşil altyapı planlama yaklaşımı aşağıda verilen temel ilkelere dayandırılmaktadır. Bunlar (Gülgün Aslan ve Yazıcı, 2016; Green Surge Guide, 2018):

 

  • Yeşil alan ağlarının oluşturulması/ bağlanabilirlik,
  • Yeşil ve gri altyapının birleştirilmesi,
  • Çok işlevlilik/Birden fazla işlevi sunması,
  • Uzun vadeli bir planlama stratejisi,
  • Sosyal içerme/işbirlikçi ve katılımcı planlama yaklaşımlarının benimsenmesi,
  • Biyolojik çeşitliliğin korunması,
  • İklim değişikliğine uyumdur.

 

Türkiye’de Kentsel Açık ve Yeşil Alanların Planlanması Algısı

Kentsel açık ve yeşil alanlar; kente ekolojik, sosyal, ekonomik ve estetik açıdan katkı sağlayan kentsel alan kullanımlarından olmakla birlikte yeşil altyapının da en önemli bileşenlerinden biridir. Günümüz Türkiye’sinde kentsel açık ve yeşil alanlara ilişkin düzenlemeler, 14.06.2014 tarihli ve 29030 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği” ile şekillenmektedir. Yönetmelik, aynı zamanda Türkiye’deki açık yeşil algısını da ortaya koymaktadır. Bunun yanı sıra Yönetmelik;  fiziki, doğal, tarihi ve kültürel değerleri korumak ve geliştirmek, koruma ve kullanma dengesini sağlamak, ülke, bölge ve şehir düzeyinde sürdürülebilir kalkınmayı desteklemek, yaşam kalitesi yüksek, sağlıklı ve güvenli çevreler oluşturmak üzere hazırlanan, arazi kullanım ve yapılaşma kararları getiren mekânsal planların yapımına ve uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemek amacını taşımaktadır. Yönetmelik incelendiğinde açık ve yeşil alanların planlanmasına ilişkin aşağıdaki bilgilere ulaşılmıştır (Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliği, 2014):

  • Yönetmeliğin kapsamında, “…ülke, bölge ve şehir düzeyinde sürdürülebilir kalkınmayı desteklemek…” ifadesi yer almaktadır (Madde 1). Bu ifade, farklı ölçeklerdeki mekânsal planlamalarda, sürdürülebilirliğin öneminin açıkça ortaya koymaktadır.
  • Yönetmelikte kıyıların korunması için Kıyı Alanı Planı önerilmiştir (Madde 4). Kıyılar, diğer alanlardan özellikle de açık ve yeşil alanlardan ayrı bir alan olarak değerlendirilmiştir.
  • Yönetmelikte yer alan Çevre Düzeni Planı, Mekânsal Strateji Planı, Nazım İmar Planı, Uygulama İmar Planı, Uzun Devreli Gelişme Planı tanımlarında, amaçlarında ve planlama ölçeklerinde (Madde 4), kentsel açık ve yeşil alan ifadesine ve planlanmasına yer verilmemiştir.
  • Yönetmelikteki Uygulama İmar Planı tanımında (Madde 4), kentsel açık ve yeşil alanlar tek tek ifade edilmiş, parçalanmıştır (örneğin yaya ve bisiklet yolları, ulaşım ilişkileri, parkları, meydanları, kentsel, sosyal ve teknik altyapı alanları, vb.)
  • Yönetmelikteki Uzun Devreli Gelişme Planı tanımında (Madde 4), doğal nitelikli korunan alanların planlanması ortaya konulmuştur. Ancak planlamada; korunan alanların, kentsel açık ve yeşil alanlarla ilişkisi açıklanmamıştır.
  • Yönetmelikteki Ulaşım Ana Planı tanımında (Madde 4), ulaşım ağının planlanması ayrı bir kademe olarak değerlendirilmiştir. Ancak planlamada; ulaşım ağlarının, açık ve yeşil alan sistemleriyle ilişkisi açıklanmamıştır.
  • Yönetmelikteki Kentsel Tasarım Projesi tanımında (Madde 4), açık ve yeşil alanlar konusunda parçalı bir yaklaşım ortaya konulmuştur. Ayrıca projenin ölçeği açıklanmamış, projede kentsel açık ve yeşil alanların tasarımına ve tasarımı kimin/kimlerin yapacağına değinilmemiştir.
  • Yönetmeliğe ilişkin mekânsal kullanım tanımları ve esaslarında (Madde 5), kentsel açık ve yeşil alanlar; sosyal alt yapı alanları olarak ifade edilmiştir. Ancak bu alanların ekolojik işlevleri ve diğer işlevlerine yer verilmemiştir. Ayrıca kentsel açık ve yeşil alanlara ilişkin tanımlama ve sınıflandırmalar yapılmamıştır.
  • Yönetmelikte yer alan plan raporlarında (Madde 9), kentsel açık ve yeşil alanlar parçalanmış ve bu alanlara ilişkin detay projelerinin gerekirse verilebileceği belirtilmiştir. Oysaki detay projeleri bu alanlar için oldukça gerekli ve vazgeçilmezdir.
  • Yönetmelikte yer alan plan ilke ve esaslarında (Madde 19), Çevre Düzeni Planı hazırlanırken açık ve yeşil alan kullanımlarının analiz, etüt ve araştırmasının yapılabileceği belirtilmiştir. Ancak bu değerlendirmenin detayları hakkında bilgi verilmemiştir.
  • Yönetmelikte yer alan Nazım İmar Planı tanımında (Madde 23), açık ve yeşil alanların kent düzeyinde bir bütün olarak, erişilebilir şekilde planlanmasına vurgu yapılmıştır. Ancak bu alanların doğal ve kırsal alanlarla bağlantısının gerekliliğine dair bir ifadeye yer verilmemiştir.
  • Ayrıca “yönetmeliğin tutumu” bölümünde, “Planlar, kamu yararı amacıyla yapılır” şeklinde bir ifadeye yer verilmiştir(Madde 7). Burada sözü edilen “kamu yararı” son derece muğlak bir ifade olmakla birlikte, sürdürülebilir planlama noktasında sorunlara neden olabilir.

 

Sonuç ve Öneriler

Türkiye’de yeşil altyapı sistemlerinin planlanması noktasında, kentsel açık ve yeşil alan algısı oldukça önemlidir. Çünkü kentsel açık ve yeşil alanlar, yeşil altyapı sistemlerinin temel bileşenlerini oluşturmaktadır. Yönetmelikte, açık ve yeşil alanların planlamasına ilişkin tutum, yeşil alt yapı planlarının geliştirilmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Yönetmelik, yeşil altyapı sistemlerinin planlanması temelinde incelendiğinde aşağıdaki yargılara ulaşılmıştır:

  • Yönetmelik; mekânsal planlama sürecinde ekolojik hizmetlerin korunması, geliştirilmesi ve ekolojik bağlantıların güçlendirilmesi konularında yeterli açıklamaya sahip olmamakla birlikte sürdürülebilirlik ifadesi de bu bağlamda yeterli değildir.
  • Yönetmelikte yer alan mekânsal planlama süreci; doğal, kırsal ve kentsel alanlardaki ekolojik bağın kurulmasına ilişkin ifadelere sahip değildir. Yeşil altyapı sistemlerinin planlanabilmesi noktasında bu yaklaşımın doğru ifade edilmesi oldukça önemlidir.
  • Yönetmelikte; kıyılar, ulaşım ağları ve doğa temelli korunan alanların ayrı kademelerde planlanacağı belirtilmiştir. Ancak bu alanlar yeşil alt yapının bileşenleridir ve bütüncül değerlendirilmelidir.
  • Yönetmelikte; ülke, bölge ve yerel ölçekte farklı mekânsal plan kademelerine yer verilmiştir. Ancak bu ölçeklerdeki açık ve yeşil alan kavramlarına ve planlanmasına yer verilmemiştir. Bu durum farklı ölçeklerde geliştirilmesi gereken yeşil altyapı planları için oldukça önemlidir.
  • Yönetmelikte; kentsel açık ve yeşil alanlar kavramı tanımlanmamış, bu alanlar net bir şekilde sınıflandırılmamıştır. Bu alanlar sosyal alanlar olarak ifade edilmiştir. Bu alanların ekolojik işlevleri ve önemi ile bu işlevlerin korunmasından bahsedilmemiştir. Ayrıca açık ve yeşil alanların planlanmasına ilişkin bir açıklama da getirilmemiştir. Yönetmelikteki bu boşluklar yeşil altyapı sistemlerinin planlama sürecini olumsuz etkileyecek niteliktedir.
  • Yönetmelikte, kentsel açık ve yeşil alanlara ilişkin gerekirse Çevre Düzeni Planı hazırlanırken analiz-etüd çalışmalarının ve detay projelerinin yapılabileceği belirtilmiştir. Oysaki yeşil altyapı projeleri ekolojik analizler, detaylı arazi-etüt çalışmaları ve detaylı projelendirmelere ihtiyaç duyulan, yoğun çalışma gerektiren projelerdir. Bu süreçler, detaylı bir şekilde programlanmalıdır.
  • Yönetmelikte yer alan “kamu yararı” ifadesi, sınırları tanımlanmamış bir ifade olmakla birlikte yeşil altyapı sistemlerinin planlanması sürecinde çeşitli sıkıntılara yol açabilir.

Türkiye’de, yeşil altyapı sistemlerinin planlanabilmesi için Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliği’nde; öncelikle açık ve yeşil alanlar kavramı; bu alanların ekolojik, ekonomik, sosyolojik ve insan sağlığı açısından önemi ve gerekliliği; bu alanların korunması, planlanması ve yönetimi, açıkça ifade edilmelidir.  Planlama sürecinde, ekosistem hizmetlerinin gözetilmesi, ekolojik değerlendirmelerin yapılması ve ekolojik bağlantıların kurulması temel ilke olmalıdır.  Ayrıca ekolojik bağlantının, doğal-kırsal-kentsel alanlarda ve lokal-bölgesel-ulusal-küresel ölçeklerde hassas bir sistem oluşturacağı belirtilmelidir. Yönetmeliğin tüm plan kademelerinde, açık ve yeşil alanların bütüncül planlaması, güven altına alınmalıdır. Ayrıca açık ve yeşil alanların planlama sürecine ilişkin projelendirme kademeleri detaylı şekilde açıklanmalı ve projeyi yapacak meslek disiplini/leri belirtilmelidir. Yönetmelikte, kentsel açık ve yeşil alanların planlanması ise “Yeşil Altyapı Planları” başlığı altında verilmelidir. Bu genel yaklaşımların Yönetmelikte yer alması, yeşil altyapı projelerinin doğru ve başarılı uygulanması açısından oldukça önemlidir.

 Kaynaklar

Ahern J (2007). Green Infrastructure for Cities: the Spatial Dimension. In: Novotny V, Paul Brown P (Ed.) Cities of the Future Towards Integrated Sustainable Waterand Landscape Management. IWA Publishing, London, UK.,pp. 265-283.

Arslan M, Barış E, Erdoğan E, Dilaver Z (2004). Yeşil Yol Planlaması: Ankara Örneği. Bilimsel Araştırma Projesi Kesin Raporu, Ankara Üniversitesi, Ankara.

Atmış E (2016). Kentlere Soluk Aldıran Bir Sistem: Yeşil Altyapı, Süs bir Haber, 6: 64-66.

Avrupa Komisyonu Bildirimi(2013). Yeşil Altyapı Avrupa’nın Doğal Sermayesini Geliştirmek. Erişim linki: https://www.dogavesehirler.org/uploads/yesilaltyapi_web_04.pdf, Erişim tarihi: 10.09.2020.

Benedict MA, McMahon ET (2002). Green Infrastructure: Smart Conservationforthe 21st Century. Renewable Resources Journal (Autumn Edition): 12-17.

Benedict         MA,                Mc Mahon      ET       (2006). Green Infrastructure:  Linking Landscapes and Communities.

Benedict         MA,                McMahon       ET       (2006). Green Infrastructure: Linking Landscapes

 and Communities, Island Press, Washington, pp:320

Green Surge Guide (2018),Green Surge Final Project Report (Green Infrastructure Planning and Implementation). Erişim linki: https://cordis.europa.eu/docs/results/603/603567/final1-green-surge-final-project-report-jan2018.pdf, Erişim tarihi: 15.10.2020.

Gülgün Aslan B, Yazıcı K (2016). Yeşil Altyapı Sistemlerinde Mevcut Uygulamalar.Ziraat Mühendisliği Odası Dergisi, 363: 31-37.

Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği, 2014. Erişim linki: https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2014/06/20140614-2.htm, Erişim tarihi: 15.04.2015.

Naumann S, Mckenna D, Holger G, Herbert S, Landgrebe R, Kaphengst T (2011). Design, Implementation and Cost Elements of Green Infrastructure Projects. Final Report. Brussels: EuropeanCommission, 110s.

Niemelä J, Breuste JH (2011). Urban Ecology: Patterns, Processes, andApplications. Oxford University Press., Oxsford.

Pauleit S, Liu L, Ahern J, Kazmierczak A (2011). Multifunctional Green Infrastructure Planning to Promote Ecological Services in the City. Urban Ecology: Patterns, Processesand Applications, Oxford UniversityPress, pp:272-285.

Shakouri N (2016). Kentlerde Yağmursuyu Yönetimi Kapsamında Yeşil Altyapı Peyzaj Planlama ve Tasarım Yaklaşımı: Sakarya-Hendek örneği. Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Ankara.

Tokuş M, Eşbah H (2010). Ekolojik Ağlar, Yeşil Altyapı ve Yeşil Yolların Tariflenmesi, Ortaklık ve Farklılıklarının Ortaya Konulması. IV. Peyzaj Mimarlığı Kongresi Bildiriler Kitabı, TMMOB Peyzaj Mimarları Odası Yayını, Kuşadası – Türkiye, 501-508.

Tülek B, Ersoy Mirici M(2019). Kentsel Sistemlerde Yeşil Altyapı ve Ekosistem Hizmetleri. PEYZAJ – Eğitim, Bilim, Kültür ve Sanat Dergisi, 2 (2019): 1-11.

Ya​zgı D, Yılmaz KT (2016). Yeşil Altyapı Kavramının İlgili Yasal Düzenlemeler İçerisindeki Yeri ve Uygulamaya Yönelik Öneriler. 6. Peyzaj Mimarlığı Kongresi / Söylem ve Eylem, 08-11 Aralık 2016, Antalya, 11-20.

Wickham JD, Riitters KH, Wade TG, Vogt P (2010). A National Assessment of Green Infrastructure and Change for the Conterminous United States Using Morphological İmage Processing. Landscape and Urban Planning, 94(3): 186-195.

Wilker J, Rusche K, Rymsa-Fitschen C (2016). Improving Participation in Green Infrastructure Planning.  Planning Practice&Research, 31(3):229-249.

 

Bu Haberi Paylaşın